Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Gerede’nin Dayıoğlu Mahallesi’nde inşa edilecek Adalet Sarayı’nın temel atma törenine katıldı. Temel atma töreninin ardından Bakan Tunç, gündeme dair gazetecilere açıklamalarda bulundu. Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel yangını davası, İsrail’in Gazze’ye yönelik politikaları, sahte diploma soruşturması ve belediyelerdeki yolsuzluk iddiaları hakkında değerlendirmelerde bulunan Tunç, adaletin bağımsız ve tarafsız şekilde tecelli edeceğini vurguladı.

"SORUMLULAR BİLİRKİŞİ RAPORUYLA BELİRLENDİ"

Sorumluların raporlarla belirlendiğini aktaran Bakan Tunç, "Tabii burada özellikle şu propaganda yapıldı. İşte birileri yargıdan kaçırılmak mı isteniyor? Kaçırılmadığı hep beraber görüldü. Burada bilirkişi raporunda, teknik ve uzmanlık gerektiren bir konu bu. Kimler sorumlu? Mevzuata göre orada tedbir alması gerekenler kimler? Bu noktada bunu belirleyecek olan elbette ki bilirkişi raporu sonucunda belli olacaktır ve İstanbul Teknik Üniversitesi de bu anlamda etkin bir kişi incelemesi yaptı. ve bu rapor doğrultusunda da sorumlular belirlendi.” ifadelerini kullandı.

"YETMİŞ SEKİZ CANIN HESABI SORULACAK"

Bakan Tunç, sürecin takip edildiğin işaret ederek,Gerek otel yöneticileri, otel çalışanları da var içerisinde. Otel sahipleri, Bolu Belediyesiyle ilgili kusurlu bulunanlar ve il Özel İdaresi, Bolu İl Özel İdaresi'yle ilgili kusurlu bulunanlar. Yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Kültür Bakanlığının ilgili soruşturma izni istenenlerle ilgili olarak ilgili bakanlıklar soruşturma izinleri verdiler ve bu çerçevede eee yargılama devam ediyor. Burada kim sorumluysa yetmiş sekiz canın hesabını vermeli. Bu konuda bağımsız ve tarafsız bir şekilde yargı görevini yapacak. Ve bu noktadaki yargı sürecinde milletçe zaten hep beraber takip ediyoruz.” diye konuştu.

"İSRAİL, ULUSLARARASI HUKUKU HİÇE SAYIYOR"

İsrail'in işgal planının uluslararası hukuka aykırı olduğunu işaret eden Bakan Tunç, “Çocukların açlıktan öldüğü 21. yüzyılda böyle bir manzarada sözün bittiği yerdeyiz. İsrail, terör devleti, İsrail hiçbir uluslararası kuruluşun kararına uymayan, uluslararası hukuku hiçe sayan bir yapı. Ona devlet demek mümkün değil. Yani İsrail meclisinin bugün almış olduğu karar İsrail'i, Gazze'yi işgal planı sözde bir plan. Tabii maalesef uluslararası hukuka aykırı, Birleşmiş Milletler sözleşmelerine aykırı bir şekilde aldıkları sözde bir karar. İsrail 100 yıldan bu yana Filistinlilere yönelik bir soykırım politikası izliyor. Onları yurtlarından edip orayı işgal etmek ve orada özellikle uzun yıllardan bu yana bir sürgün politikası ve soykırım politikası işliyor. Ve oradaki mazlum insanlara maalesef zulmediyor. Ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bu işgal ve soykırım politikalarına karşı aldığı kararlar var. Geçtiğimiz yüzyıl boyunca bir asırdır özellikle alınan bu kararların hiçbirine uymayan bir devlet İsrail. 7 Ekim'den bu yana da dünyanın gözü önünde, dünya tarihinin en büyük soykırımı işlendi. Maalesef bu soykırım işlenirken batılı ülkeler İsrail'e destek verdiler. İsrail bunlardan destek buldu. Eee tabii yedi Ekim'den bu ya 61 binden fazla Filistin şehit edildi. Bunların yarıdan fazlası kadın ve çocuklardan oluşuyor. Kadın haklarını savunanlar, çocuk haklarını savunanlar maalesef bu zulüm karşısında, bu soykırım karşısında sessiz kaldıklarını görüyoruz. 200 fazla gazeteci şehit edildi. Basın özgürlüğü bas bas bağıranların hiç ortada Filistin söz konusu olunca nasıl bir çifte standart içerisinde olduklarını görüyoruz.” açıklamasında bulundu.

"İNSANİ YARDIM ÖNERGELERİNİ BİLE REDDEDİYORLAR"

Tunç, İsrail'in insani yardımı bile reddetiğini işaret ederek, “Uluslararası adalet divanında başlayan bir dava var. Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesinin ihlali nedeniyle Türkiye'nin de katıldığı bir dava. Bu davada uluslararası Adalet Divanı tedbir kararları verdi. Burada soykırımın önlenmesi, insani yardımların yapılmasıyla ilgili tedbir kararları alındı. Bu tedbir kararlarının icra edilmesi lazım. Kim icra edecek? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi icra edecek. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ateşkes önergelerini reddeden ve hatta insani yardım önergelerini bile reddeden bir yapı.” şeklinde konuştu.

"CUMHURBAŞKANIMIZ HAKKANİYETİ TEK BAŞINA SAVUNUYOR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Gazze için mücadelesine dikakt çeken Tunç, "Uluslararası ceza mahkemesinde başsavcı Netanyahu ve diğer katillerle ilgili yakalama kararı çıkardı. Tutuklama talep etti. Uluslararası ceza mahkemesinden uluslararası ceza mahkemesinin başsavcısı talep ediyor. Ama maalesef bu talep ülkelerden kabul görmedi. Gitti Amerika Birleşik Devletleri meclisinde ayakta alkışlandı. Yakalama talep edilen bir kişi. Maalesef uluslararası sistem işlemiyor. Uluslararası kuruluşlar etkili. Sayın Cumhurbaşkanımız uzun yıllardan bu yana uluslararası sistemin revizyona tabi tutulması gerekir.

Kartalkaya Yangını Davasında Tansiyon Yükseldi
Kartalkaya Yangını Davasında Tansiyon Yükseldi
İçeriği Görüntüle

Bu sistem insanlığın sorunlarına cevap vermiyor. Bu sistem adil değil. 'Dünya beşten büyüktür derken' işte bunlara işaret ediyor. Bugünlere insanlığın eee sorunlarına çözüm üretecek mekanizmaların kurulmasını istiyor. Ama dünyada bunu isteyen çok lider yok. Yani o nedenle bu liderlerin sayısı artması lazım. Sayın Cumhurbaşkanımız dünyada hakkaniyeti, adaleti savunan, asabını tek başına savunan bir lider noktasında Türkiye olarak Filistin mazlumların da dünyanın neresinde haksızlığa uğramış bir kesim varsa hepsinin yanında olmaya, mazlumun hakkını, hakkaniyeti, adaleti savunmaya devam edeceğiz. " şeklinde konuştu.

"GÜNÜ GELECEK HESAP VERECEKLER"

Tunç, İsrail'in hesap vereceğini belirterek, "Ama gün gelecek. Nasıl Bosna'da soykırım yapan katiller dünyanın huzuruna çıkmış ve orada kurulan uluslararası mahkemede hesap vermiş ve zindanlara atılmışsa Onlar da günü gelecek bu cezayı dünyada çekecekler. Ama zaten ilahi adaletten de hiçbir kaçış bunlar için söz konusu olmayacak. " ifadelerini kullandı.

"SAHTECİLİK SORUŞTURMASINI YARGI BAŞLATTI"

Sahte evrak soruşturması sürecinin gizlilikle 1 yıldır yürütüldüğünü işaret eden Bakan Tunç, "Sahtecilikle ilgili soruşturmayı başlatan yargımız. 13 Ağustos 2024 tarihinde yargı teşkilatına, Cumhuriyet Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir kamu kurumumuzdan yapılan bir ihbarla başlayan bir soruşturma söz konusu. Yani bunu ortaya çıkaran yargı. Dolayısıyla sanki burada yargının ortaya çıkarmadığı ama birilerinin hatırlattığı bir husus varmış gibi kamuoyunda bir dezenformasyon yapılıyor. Kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. Tabii Özellikle bu sahtecilik şebekesini, bu çetenin ortaya çıkarılmasıyla ilgili olarak soruşturma makamı olan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı etkin bir soruşturma başlatıyor. Ve özellikle bu şebekenin, bu çetenin tüm unsurlarıyla, kişileriyle, detaylarıyla ortaya çıkarılması ve bu kapsamda gizli yürütülen bir soruşturma. Ve gizlilik kapsamında yürütülürken, kolluk görevlilerimiz tabii süreç içerisinde yakalamalar yaptı, gözaltılar yapıldı ve o operasyonlarda gözaltına alınan 220 kişi hakkında adli işlem yapıldı. Bu 220 kişiden 199'u hakkında kamu davası açıldı. 37 kişi hakkında da tutuklama kararı verildi. Ve 150'si hakkında da adli kontrol kararı var. Burada özellikle elektronik materyallerin, HTS kayıtların, dijital kayıtların incelenmesi neticesinde işte bilgisayar kayısıların ve sinyal verileri ve IP bilgileri tüm bunlar detaylı bir şekilde incelenerek analiz edilerek bir soruşturma yürütüldü ve gizli olarak yürütüldü. " diye konuştu.

"SAHTE BELGELERLE İŞLEM YAPILMASI ÖNLENMİŞ OLDU"

Sahte diploma soruşturması konusunda bilgi veren Tunç, " Çünkü bu şebekenin, bu çetenin ortaya çıkarılabilmesi için, soruşturmadaki gizlilik önemliydi. Ve sonrasında iddianame ortaya çıktı. Yargılamalar başladığında da kamuoyu bunu öğrenmiş oldu. Burada etkin bir soruşturma ve şimdi de etkin bir kovuşturma söz konusu. Tabii bu süreç içerisinde soruşturma gizli yürütülürken ortaya çıkan sahtecilik ve belirlenen sahte belgeler, işte mezuniyet belgesi tüm bunlar ilgili kuruluşlar süratle bilgilendirilerek bu belgelerin resmi işlemlerde kullanılmamasıyla ilgili tedbirler de alınıyor. Dolayısıyla soruşturma gizli ama bir kamu zararı, bir mağduriyet oluşmaması adına da tüm tedbirler alınarak devletin tüm kurumları savcı makamı tarafından bilgilendirildi ve bu sahte belgelerle herhangi bir işlem yapılamadı. Yapılması önlenmiş oldu. Şu anda dava devam ediyor. Ve bu dava sürecinde özellikle bu sahteciliği yapanlar, Türk Ceza Kanunu'muzdaki karşılığı neyse bu cezaya yaptırılacaklardır.” ifadelerini kullandı.

"YOLSUZLUK SORUŞTURMALARINDA MASUMİYET KARİNESİNE RİAYET EDİLMELİ"

Bakan Tunç, CHP'li belediyelere yönelik devam eden soruşturmalara ilişkin de bilgi verdi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e seslenen Bakan Tunç, belgeler varsa, yargıya sunulması gerektiğini işaret etti. Tunç, “Tabii büyükşehir belediyesi ve bazı ilçe belediyeleriyle ilgili yolsuzluk soruşturması, rüşvet, ihaleye fesat karıştırmasıyla ilgili gündemde olan konularla ilgili. Ana muhalefet partisi lideri daha soruşturmanın ilk anından itibaren, ilk gözaltılardan itibaren maalesef yargı mensuplarımıza, yargı teşkilatımıza, savcılara, hakim yakışıksız ifadeler kullanıyor. Daha ilk andan itibaren henüz daha dosyanın içeriğini bilmeden ve delilleri görmeden birtakım beyanlarla, bu adli soruşturmaları sanki siyasi maksatla yapılıyormuş gibi bir izlenim uyandırmaya çalıştı devam ediyor. Ve özellikle bu soruşturmalar devam ederken itirafçı beyanları soruşturmanın başlangıcı zaten kendi arkadaşlarının, birtakım CHP'lilerin başvurularıyla ifadeleriyle ortaya çıkan soruşturmalar. Ve sonrasında adli süreç soruşturma başladığında da itiraflarla ve dijital kayıtlar ve diğer kolluğun ulaştığı belgeler ışığında soruşturma genişletildi. Ve bu genişletilme süreci içerisinde elde edil deliller, itirafçı beyanları, MASAK raporları, kolluk kayıtları tüm bunları göz ardı ederek burada suç yoktur. Bu soruşturmalar siyasi soruşturmalardır demek bir kere hukuk devletinde olmaz. Burada soruşturmanın sonucunu sabırlar beklemek gerekir. Masumiyet karinesine önem veriyoruz. Hiç kimse peşinen suçlu ilan edilemez. Bu soruşturmanın sonunda iddianame ve iddianamenin kabulüyle beraber yargılama sonucunda belli olacak bir husus. O nedenle hem masumiyet karinesine önem vermemiz lazım. Hem de özellikle dosyanın içeriğini bilmeden özellikle yargıyı töhmet altında bırakacak ifadelerden kaçınmak lazım” dedi.

"BELGELERİ BEKLETME ELİNDE"

“'Elimde belgeler var' diyor. O zaman belgeleri bekletme elinde. Belgeleri niye bekletiyorsun elinde? Varsa belgeleri. 'Kanıtların var' diyorsun. O zaman kanıt ilgili yargı mekanizmalarına, Hakimler Savcılar Kuruluna ulaştırırsınız. Hukuk devletinde bunun gereği yapılır. Dolayısıyla bunu meydanlarda, miting alanlarında 'elimde belgeler var' diyerek propaganda yapmak yerine o belgeyi hiç gecikmeksizin bir dakika bile bir saniye bile hakimler, savcılar kurulunun huzuruna getirmek lazım. Hakimler ve Savcılar Kurulumuz bunun gereğini elbette ki yapar.”

"YOLSUZLUĞUN PARTİLİSİ OLMAZ"

Tunç, AK Partili belediyelere yönelik de soruşturmalar olduğunu işaret ederek, "Manavgat'ta suçüstü yakalandı. CHP'li belediyesinde bir soruşturma. Önce sahip çıkar gibi oldular. Sonrasında o suçüstü görüntüleri yayınlandığında da e geri adım atmak zorunda kaldılar. Şile Belediyesi'nde yine suçüstü yapıldı. Yani bir taraftan İstanbul Büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle ilgili yolsuzluk soruşturmaları yapılırken başka ilçe belediyelerinde de yolsuzluğun devam ettiğini görüyoruz. Böyle de pervasız bir durum var. İzmir Eski Büyükşehir Belediye Başkanı'yla ilgili şimdi yargı suçlanıyor. Oradaki raporları müfettiş incelemelerine Belediyenin müfettiş incelemelerini, o belgeleri tomar halinde dosyalar halinde bir üst yazıyla yargı makamlarına sunan kendi belediye başkanları. Dolayısıyla itirafçıların beyanları ortadayken ulaşılan bir takım raporlar, MASAK raporları, deliller ortadayken bunları değerlendirecek olan bağımsız ve taraf yargıdır.

Adalet Bakanı olarak ben bu kişi suçludur ya da bu kişi suçsuzdur deme imkanım olamaz çünkü yargıyı rahat bırakmak lazım. Yargı görevini yapar. Eğer bir suç ihbarı varsa cumhuriyet savcısının görevi Cumhuriyet Savcısı'nın görevi ceza mahkemesi kanunumuzun 160. maddesinde Cumhuriyet Savcısı bir suç ihbarına tanık olduğunda derhal soruşturmayı başlatmakla görevlidir. Bu görevini yapmazsa zaten görevini ihmal etmiş olur.

Bir de şu dezenformasyon yapılıyor. İşte sadece CHP'li belediyelere mi soruşturma yapılıyor? Böyle bir durum yok. Son yıllarda kayıtlarımıza baktığımız zaman 30 tane AK Partili belediyeyle ilgili soruşturma yapılmış. Davalar açılmış. 13 tanesi mahkum olmuş. Ama buradaki fark şu. Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi yolsuzluk iddiasıyla ilgili soruşturma başlayan belediye başkanlarına arkadaşlarına 'Bunlar suçsuzdur' diye hemen sahip çıkıyor. Ama AK Partili belediyelerle ilgili 30 soruşturma, 13'ü mahkumiyetle sonuçlanmış, davası devam edenler var. Bir tek AK Partili yöneticinin genel başkanımızın, genel başkan vekillerimizin 'Ya bizim belediye başkanımız hakkında neden soruşturma yapılıyor dediğini duydunuz mu?' O nedenle yolsuzluğun partilisi, particisi olmaz değerli arkadaşlar. Yargı eğer bir yerde tüyü bitmemiş yetimin hakkı yeniyorsa hesabını millet adına sorar. Yapılan da budur” dedi.

Törene Bakan Yardımcıları Niyazi Acar, Ramazan Can, Hurşit Yıldırım, Bolu Valisi Abdülaziz Aydın, AK Parti Bolu Milletvekili Yüksel Coşkunyürek, HSK Başkanvekili Fuzuli Aydoğdu, Yargıtay Üyesi Mehmet Yılmaz, Bolu Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Cansever, Bolu İdare Mahkemesi Başkanı Emrah Işık, il protokolü ve vatandaşlar katıldı.

Muhabir: Sinem Altunay