Özel Haber: Sinem Altunay
Türkiye Cumhuriyeti’nin huzur ve güvenliğini sağlamakla görevli Türk Polis Teşkilatı, 10 Nisan 1845 tarihinde kurularak bugüne kadar büyük bir özveriyle görev yapmıştır. Kuruluşunun yıldönümü olan 10 Nisan, her yıl Polis Haftası kapsamında çeşitli etkinliklerle kutlanmakta, emniyet mensuplarının fedakârlıkları bir kez daha hatırlanmaktadır. 180 yıllık köklü geçmişiyle Türk Polis Teşkilatı, yalnızca suçla mücadele eden değil, aynı zamanda vatandaşla iç içe olan bir güvenlik kurumudur. Teşkilatın her bir mensubu, gece gündüz demeden görev başında, milletin can ve mal güvenliği için çalışmaktadır. Polisler, yalnızca kolluk gücü değil, aynı zamanda toplumun huzurunu sağlayan birer gönül elçisidir. Zor şartlarda görev yapan emniyet mensupları, vatan sevgisiyle yoğrulmuş bir anlayışla hareket etmektedir. 10 Nisan, bu büyük sorumluluğu üstlenen polislerimizin onurlandırıldığı ve hatırlandığı özel bir gündür. Polis Haftası vesilesiyle şehit polisler rahmetle, gaziler ise minnetle anılmaktadır. Emniyet teşkilatının temelinde sadece disiplin değil, aynı zamanda insan sevgisi ve adalet duygusu vardır.
İl Emniyet Müdür Yardımcısı Türker Uygur, Polis Haftası dolayısıyla mesleğe adım atma hikâyesini ve görev süresince yaşadıklarını anlattı. Polisliğin kendisi için bir meslek değil, bir yaşam tarzı olduğunu söyleyen Uygur, çocuk yaşta şehit düşen babasının izinden giderek üniformayı gururla taşıdığını belirtti. İlk görev yerinin memleketi İzmir olduğunu dile getiren Uygur, en zorlu görevinin ise 6 Şubat depremi sonrası gönüllü olarak gittiği Antakya’da yaşandığını ifade etti. Özel hayat ve meslek dengesini ise sanat ve sporla kurduğunu anlattı. Uygur, “Hem atamızın inkılaplarının yolunda hem de bayrağımızın gölgesinde her yerde görev yapıyoruz” dedi.
“POLİSLİK BİZİM İÇİN BİR YAŞAM TARZI”
İl Emniyet Müdür Yardımcısı Türker Uygur, çocuk yaşta şehit düşen polis babasının izinden yürüyerek başladığı meslek hayatını, duygusal anılar eşliğinde anlattı. Uygur, “Şimdi malumunuz benim rahmetli babam da polisti. 1985'te şehit oldu. Yani küçük yaştan beri, hatta doğduk doğalı, onun giydiği üniformalarla büyüdük biz. Onun üniformalarını her gün evde görürdük. Yani üniformaya olan aşkımız, polislik mesleğine olan aşkımız zaten babamdan kaynaklı.
Babam bizi küçükken, 3 erkek kardeşiz bu arada biz. Bir tane ikizim var, o da emniyet müdürüydü Mersin'de. Emekli oldu 2 sene evvel. Bir de abim var. Babam bizi işten geldiğinde ya da işe giderken sabahları vesaire hemen uyandırır, içtimaya dizerdi, boy sırasına. İşte öperdi, bizden tekmil alırdı. Böyle güzel şeylerle büyüdük belli bir yaşa kadar.
Hatta ben biraz anneciyimdir. Babam işe giderken, ‘annen sana emanet’ derdi. Nöbeti bana devrederdi. Ben de babam işten gelene kadar, gece yarısına kadar annemi beklerdim. Banyo kapısında, mutfakta… Uyuklaya uyuklaya. Babam gecenin bir vakti geldiğinde ‘hadi ben geldim, nöbeti devralıyorum’ derdi. Ben de yatağa geçer uyurdum.
85’te talihsiz bir olay neticesinde babam şehit oldu. Ama bizde o meslek sevgisi zaten kanımıza işlemişti. O zaman küçük yaşta ant içtim, ‘babamın mesleğini devralacağım’ diye.
14 yaşında Polis Koleji’ni kazandım. Bu bizim için bir başlangıç oldu. Yeni bir hayatın, yeni bir yolun. Ama meslek diyorum ya… Aslında değil. Polislik bizim için bir meslek değil, bir yaşam tarzı. Çünkü bu işi bir meslek olarak değil, bir ideal olarak görmek gerek. Herkesin yapabileceği bir iş değil bu.”dedi.
İZMİR’DE BAŞLAYAN YOLCULUK
Polislik yolculuğuna 1998 yılında mezun olduğu Polis Akademisi sonrası memleketi İzmir’de başlayan İl Emniyet Müdür Yardımcısı Türker Uygur, “Polis akademisinden 1998’de mezun oldum. Kurada İzmir çıktı. Zaten İzmirliyim. O benim için müthiş bir şanstı. İlk görev yerim Şirinyer Karakolu’ydu.
O dönem personelden sorumlu il emniyet müdür yardımcısı, ‘seni evine yakın bir yere verelim’ dedi. Sağ olsun. Böylece ilk adımımı kendi şehrimde atmış oldum.”şeklinde konuştu.
“EN ZORU DEPREMDİ…”
Görev süresi boyunca pek çok zorlu olayla karşılaştığını belirten İl Emniyet Müdür Yardımcısı Türker Uygur, “O kadar çok unutamadığım görev var ki… Ama çoğu burada anlatılacak türden değil. Çünkü muhatap olduğumuz olaylar kolay şeyler değil. Onları anlatmak bile insanı yoruyor.
Ama bir tanesi var ki, onu hayatım boyunca unutamam. 6 Şubat depremi. Gönüllü olarak koşa koşa Antakya’ya gittim. Sırtımda çadırım vardı. Yaklaşık 1,5 ay orada kaldım.
Orada karşılaştığımız manzara, insanların yaşadığı acılar… Gerçekten çok ağırdı. Beni en çok zorlayan görev orasıydı.
Onun dışında işimi sevdiğim için hiçbir şey bana zor gelmiyor. En zorlu şartlarda bile severek yaptığım için iş gibi gelmiyor” dedi.
“AİLEYLE DENGE KURMAK ZOR AMA İMKÂNSIZ DEĞİL”
Polislik gibi yoğun ve stresli bir meslekte özel hayatla denge kurmanın zor olduğunu vurgulayan İl Emniyet Müdür Yardımcısı Türker Uygur, bu dengeyi sanat ve sporla sağladığını, ailece ortak paydalar yaratarak yaşamı daha huzurlu hale getirdiklerini ifade etti: “Bu meslekte en zoru özel hayatla işi dengelemek. Bunun için de önce kendi mental sağlığınızı korumanız lazım. Psikolojik olarak güçlü olmalısınız.
Eve gidip gelmekle olmaz. Sosyal hayata da karışmak gerek. Ben heykel yapıyorum mesela. Gördüğünüz bu heykeller benim. Eşim de heykeltıraş. Ankara’da bir sergi bile açtık birlikte.
Sporla da uğraşıyorum. Ailece bir şeyler yapmaya, ortak alanlar yaratmaya çalışıyoruz. Zaten bunu eşinizle, çocuklarınızla birlikte yaparsanız sorunlar azalıyor. Denge kendiliğinden oluşuyor.”
“TOPLUMLA KURULAN DİL ÇOK ÖNEMLİ”
Toplumsal olaylara müdahalede en önemli unsurun soğukkanlılık olduğunu belirten İl Emniyet Müdür Yardımcısı Türker Uygur, polislerin her koşulda devleti temsil ettiklerini unutmadan sağduyulu, anlayışlı ve iletişimi güçlü bir duruş sergilemeleri gerektiğini vurgulayarak, “Toplumsal olaylarda bir polisin en çok dikkat etmesi gereken şey soğukkanlılıktır. Panik atak gibi sorunlar yaşayan biri bu mesleği yapamaz.
Karşınızda sizi tahrik eden, hatta küfür eden biri olabilir. Bunu kişisel algılamamanız gerekir. Orada devleti temsil ettiğinizi unutamazsınız.
Sözel iletişim çok önemli. Duruşunuzdan ses tonunuza kadar her şey güven vermeli. Otoritenizi hissettirmelisiniz ama aynı zamanda anlayış da göstermelisiniz.
Son zamanlarda gerçekleşen toplumsal olaylarda da öğrencilerle, diğer gruplarla hep güzel ilişkiler kurduk. Onlar bizi üzmedi, biz de onları. İşleri tatlılıkla götürdük.” şeklinde konuştu.
“BİZ BU GÖREVİ BAYRAĞIMIZIN GÖLGESİNDE YAPIYORUZ”
Polislik mesleğini bir işten öte bir yaşam biçimi olarak gören İl Emniyet Müdür Yardımcısı Türker Uygur, “Hem atamızın inkılaplarının yolunda hem de bayrağımızın gölgesinde her yerde görev yapıyoruz. Bu bir iş değil, bu bir yaşam tarzı” dedi.
İl Emniyet Müdür Yardımcısı Türker Uygur’un anlattıkları, polislik mesleğinin ne kadar fedakârlık, ne kadar sevgi ve ne kadar adanmışlık gerektirdiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Polis Haftası’nda, bu ülke için canla başla görev yapan tüm polislerimize sonsuz teşekkürler…