Sinem Altunay - CHP Bolu Milletvekili Türker Ateş, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşülen Maden Kanunu değişiklik teklifine yönelik kapsamlı bir konuşma gerçekleştirdi. Teklifin çevre, hukuk ve toplumsal gelecek açısından ciddi riskler barındırdığını vurgulayan Ateş, “Ne doğamızdan ne zeytinliklerimizden ne de suyumuzdan vazgeçebiliriz” diyerek düzenlemenin geri çekilmesini talep etti. Ancak muhalefetin itirazlarına rağmen teklif, komisyonda 26 saat süren görüşmelerin ardından tüm maddeleriyle kabul edildi. Ateş, Bolu Yedigöller’den zeytinlik alanlara, meralardan rehabilitasyon süreçlerine kadar birçok başlıkta örnekler vererek teklifin sakıncalarını komisyonda ortaya koydu.
“YEDİGÖLLER’DE MADEN ARAMAK DEMEK, SİYANÜRÜN TOPRAĞI ZEHİRLEMESİ DEMEK”
Madencilik faaliyetlerinin ardından doğaya verilen zararın telafisine yönelik yeterli adımlar atılmadığını belirten CHP Bolu Milletvekili Türker Ateş, “Bu kanun teklifi ülkemizin yararına değildir. Karşı çıkıyoruz. Yatırımlara karşı değiliz, ama iyi planlanmamış yatırımların çevreye vereceği geri dönülemez zararlara karşıyız. Ne doğamızdan ne zeytinliklerimizden ne de suyumuzdan vazgeçebiliriz. Geleceğimizi ipotek altına aldıramayız.
Bugün görüştüğümüz teklif maalesef çevreyi, hukuku ve ortak geleceğimizi tehdit ediyor. Bunu teklif ve açıkça söylememiz gerekir. Doğayı yok sayıyor. Yerel yönetimleri devre dışı bırakıyor. Kurumlara sınırsız yetki veriyor. Daha iyi anlaşılır olabilmesi için ilimizden birkaç örnek vermek isterim. Bolu'dan örnek olarak başlıyoruz. Arkadaşlar Yedigöller Bolu'nun en önemli mesire alanlarından bir tanesi. Doğanın harikası bir yer. Herkes orayı çok iyi bilir. Sizler de gitmiş olabilirsiniz. Geçenlerde Yedigöller'de ağır maden araması yapılıyor diye izin veriliyor diye bir olay çıktı. Biz de bu Yedigöller Milli Parkı'nın bölgesinde böyle bir 880 hektarlık alanda maden araması yapılıyor mu diye bakanlığımıza soruyu sorduk. Bakanlık dedi ki böyle bir alana çalışması başlatıldı, ön izin verildi. Fakat gerçek izini valilik ve orman genel müdürün görüşüyle sorularak başlanacak dendi. Şimdi gelelim biz buraya. Aynı şey. Şimdi orman genel müdürlüğü ve valilik olumsuz yanıt verse bu şu andaki konuda kapanmış olacak ama şu anda yasa geçtiği zaman bugün kabul gördüğümüz teklif üç ay boyunca cevap vermese artı bir ay daha uzama süresi var. Bir ay daha süreme uzamasında olumsuz veya olumlu cevap vermeyince otomatikman Yedigöller'de maden araması gerçekleştirilecek. Diyelim ki eğer bu olay karar olumsuz değil de olumsuz verildi diyelim karar. Bu sefer dördüncü grup madenler için cumhurbaşkanlığı yardımcısı tarafından kurulan yeni kurul nihai kararı verecek doğru mu? Yani ayrıyeten bir altın araması için dördüncü grubu cumhurbaşkanlığı başkan yardımcısının yanında daha doğrusu onun kurulunda böyle bir karar verildiği zaman yani bir kurul oluşturulup da karar verilecek mi? Olumlu veya olumsuz cevap verebilecek mi? Değil mi? Nasıl amacı? Onu öğrenebilir miyiz? Evet. Biz öğrenebilir miyiz burada söylemiş olduğumuz? Evet. Olsun.
Bu örnek bence yasanın sıkıntılarını kendi başına da ortaya koyan bir örnek. Yedigöller sadece Bolu'nu değil de Türkiye'nin nefes aldığı bir yer. Turizm açısından da değerli ekolojik olarak kırılgan bir bölge. Orman var, su var, yaban hayatı var. Altın aramak demek, dinamik demek, siyanürün toprağı zehirlemesi demek, yüz yıllardır ipotek altına alınan bir hayat demek. Rehabilitasyonu da yıllar alabilir. Doğa yok oluyorsa geriye getiremeyiz. Şunu yeniden açıkça ifade edeyim. Biz yatırımlara karşı değiliz. Madencilik de enerji de bu ülkenin ihtiyacıdır. Ama doğa katliamında görmezden gelemeyiz. Para kazanacak gibi bir ağacı, bir zeytini , bir su kaynağını gözden çıkaramayız.” ifadelerine yer verdi.
“BU DÜZENLEME AÇIKÇA ZEYTİN YASASINA AYKIRIDIR”
Zeytinlik alanların madencilik ve enerji yatırımlarına açılmasına yönelik düzenlemeye sert tepki gösteren CHP Bolu Milletvekili Türker Ateş, “Zeytinliklerle ilgili düzenleme 2022 yılında halkın tepkisiyle geri çekmiştiniz. Şimdi tekrar geri getiriyorsunuz. Bu sefer harita eklediniz, sınırlı alan diyorsunuz. Ülke ekonomisini neredeyse bitirdiniz, para kalmadı, doğaya saldınız kendinizi. Ama unutmayın ki bir zeytin ağacı yine de milletin gözünde kutsaldır. Bu düzenleme açıkça zeytin yasasına aykırıdır. Sırf birkaç şirketi rahat çalışsın diye özel yasa çıkarılır mı? Diğer çalışanları santralleri ne olacak? Diğer santrallerle haksız bir rekabet oluşacak mı, oluşmayacak mı? İhaleye çıkarken bu arkadaşları özelleştirirken acaba hükümet söz mü verdi? Bu alanları daha önceden tahsis mi etti? Siz onları tahsisini gerçekleştirmek için formaliteyi mi yerine getiriyorsunuz? Bırakın o zaman eğer bu işi yapmıyorsanız bunu beceremiyorsak buradan da bu işten de vazgeçin. Navlun desteği verin. Oradaki alanda zeytinliği kaldırmaktansa madem sözünüz var, destek sağladığınız gibi oradaki dağıtım şirketlere sağladığınız üretim şirketlerine sağladığınız desteği madem oraya navlun desteği verin. O iki firmada ucuz kömürü getirsin kendisine. O süreci bu şekilde yani ekonomik ömrü olana kadar bu şekilde değerlendirin. Ya bu kadar insanı bu kadar köyü bu kadar metrekare alanı ziyan etmeyin. Yani bu işi bu şekilde çözmek varken niye böyle bir şey yapıyoruz?” şeklinde konuştu.
“HAYVANSAL ÜRÜN TÜKETİMİ BU KARARLA LÜKS HALİNE GELECEK”
Mera alanlarının yapılaşmaya açılması ve yerel yönetimlerin devre dışı bırakılmasına da tepki gösteren CHP Bolu Milletvekili Türker Ateş, “Diğer konuya gelelim. Bugünkü en güç sorunlardan birisi gıda enflasyonu. Şu anda meraları siz yapılanmaya açıyorsunuz. Yani ne oluyor? Tesisler kurmaya yani enerji tesisleri kurmaya açıyorsunuz. 2021 yılında mera 15 milyon hektarmış, bugün 13 milyon hektara düşmüş. Hayvansal ürün tüketimi bu kararla lüks haline gelecek. Doğal zenginlikleri bu kolay kolay gözden çıkaramayız.
Enerji Bakanlığı'na verilen yeni etkiler de çok vahim. Artık imar planı yapılabilecek, yapı ruhsatı verilebilecek. Yerel yönetimler, belediyeler tamamen baypas edildi.”dedi.
“KARTALKAYA YANDI, KİMSE SORUMLULUK ALMADI!”
Kartalkaya’da yaşanan yangını örnek göstererek merkeziyetçi yönetim anlayışının olumsuz sonuçlarını eleştiren CHP Bolu Milletvekili Türker Ateş, “Merkeziyetçilik, doğayı da kenti de felakete sürükler. Az önce Rıdvan Bey söyledi. Kartalkaya bölgesinde bir yangın gerçekleşti. Kurumlar birbirine girdi. Bakanlıklar birbirine girdi. Herkes yetki bizde değil diyor. Sorumluluk bizde değil diyor. Olay var ama sorumlu yok. Enteresan bir şey. Şimdi orada yetkiyi bakanlık alacak. İtfaiyesi var mı? Yok. Başka bir raporu var mı? Yok. Yani başka kurumlardan görüşü almadan nasıl yapacak? Onu da merak ediyorum. Aynı mantıkla şimdi enerji tesislerinin uygulanması çok zor. Tüm yetkileri merkeze topluyorsunuz. Sonra başımıza olmayacak işler geldiğinde sorumluluktan kaçırıyoruz. Hak ettiğimiz yönetim şekli bu değil. Ben yaptım, oldum zihniyetimden çok çektik.” ifadelerine yer verdi.
“REHABİLİTASYON YOK, KAYIT YOK, SORUMLULUK YOK!”
Madencilik faaliyetlerinin ardından yapılan rehabilitasyon uygulamalarının yetersizliğine ve ÇED sürecindeki plansızlığa dikkat çeken CHP Bolu Milletvekili Türker Ateş, “Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, madencilik faaliyetini bittiği alanlarda rehabilitasyon meselesi var. MAPEK'te bu konuda çok zayıf. Sayıştay raporuna baktığımız zaman burada var Sayıştay raporu.
Rehabilite edilen alanların verisi hiçbiri yok. 2022 raporunda burada hangileri yapılmış belli değil.
Peki daha önce yaptıklarımız ne olacak? Yani cezasını kesmişiz. Parasını almışız. Sonra demişiz ki bir kurum yapsın. Hangi kurum yaptı? Hangi kurumlar yapıldı? Nerede bunlar iyileştirme yapıldı? Teminatlarını bozdunuz. Çok cüzi bir rakamda. Yapabildik mi? Gerçekleştirebildik mi? Başarı oranımız nedir? Hiçbir kaydımız yok. Böyle giderse bu işte gerçekten sınıfta kaldık. ÇED raporunda özellikle söylediğimiz konu ÇED raporunun hızlandırılması ve bir an önce yapının gerçekleştirilmesiyle ilgili otuza yakın kurum görüşlerini de ÇED raporuyla beraber hareket ettiriyoruz. Olumsuz olduğu zaman bu otuz tane kurumu yormamış mı olacağız? Yani otuz kurumun inanılmaz derecede çalışması yani her konuda çalışması sonunda başarısız olacak. ÇED raporu olumsuz gelecek. Bunda başarı oranı nedir ÇED raporunda? Yüzde elli ise yüzde elli kadar kurumu niye fazla fazla yoralım? Çok mu fazla elemanımız var? Az mesai mi yapıyor arkadaşlarımız? Sonra ne yapacağız bunu? Nasıl geri döneceğiz? Burada da sıkıntı var. Bu teklifi biz de tamamen olumsuz bakıyoruz. Geri çekilmesini istiyoruz. Halkı doğayı hukuk yok sayan hiçbir düzenleme meşhuru değildir. Teşekkür ederim.” şeklinde konuştu.