Bolu Dağı'nda bulunan bir otelde düzenlenen bir etkinliğe eğitimci olarak katılan Aksoy çifti, 5 yalındaki çocukları Asil'i de yanlarında getirdi.
Orman içinde bulunan ve bahçesinde çok sayıda ağaç bulunan oteli Asil için bir eğitim alanı haline getirmeyi düşünen Aksoy çifti yanlarında getirdikleri çadırı otelin bahçesine kurdu.
Katıldıkları etkinlikten arda kalan zamanı çocukları ile birlikte orman içinde doğa ile iç içe geçiren çift, Asil'e hem doğa hem de hayvan sevgisini aşılıyor.
Orman içinden, odun parçaları, çıra ve kozalaklar toplayan Asil, aynı zamanda otelin kümesindeki tavukların altında yumurta toplayarak bölgede bulunan farklı hayvanları da tanıma imkanı buldu.
Bekir Aksoy AA muhabirine, çocukları Asil'in hayatın güzel ve eğlenceli taraflarının yanı sıra zorlukları hakkında da bilgi sahibi olmasını istediklerini söyledi.
Asil'in kamp yapmayı çok sevdiğini anlatan Aksoy, "Ona böyle bir yere gideceğiz dediğimizde ilk dediği şey 'çadırımı al' olmuştu. Kamp kurmak istiyordu. Zaten burası da, Bolu'da en uygun yerlerden biri kamp kurmak için. Biz de böyle bir tesisin içindeyiz. Hem lüks var, hem de ilkel yaşam içindeyiz." şeklinde konuştu.
Aksoy, dün Asil ile birlikte çadırı kurduktan sonra ormandan çıra topladıklarını ifade ederek, "Dün ateş yakamadık ama bugün yakmayı düşünüyoruz. Ama çıralarımızı sabah geldiğimizde sincaplar dağıtmıştı. O yüzden biraz hayal kırıklığı yaşadık." dedi.
Ailelerin çocuklarının hayatlarını şekillendirmesinde çok büyük bir role sahip olduğunu söyleyen Aksoy, "Çünkü çocuklar hep doğanın içinde olup, keyif almak istiyorlar. Ama aileler bundan uzak duruyorlar. Eyvah şu mu çıkacak, eyvah sincap mı gelecek, sansar mı bir yerden çıktı, örümcek mi geldi karınca mı geldi diye çocukların da kafası karışıyor. Aslında doğa ile var olmak lazım. Oradaki zorlukları da çocukların tanıması bilmesi lazım." diye konuştu.
Aksoy, üşümeyi yaşayan çocukların ısınmadan keyfini almayı yaşayarak öğrenmesi gerektiğine vurgu yaparak, "Biraz soğuktan anlaması, nasıl ısınması gerektiğini anlaması lazım. Ateş nasıl yakılır. Aynı zamanda çıra nasıl toplanır, hem de hayvanlara zarar vermeden doğayı koruyarak hayatta nasıl kalabilirsin. Bunlar çok değerli şeyler. Ama biz burada bunun daha çok ilkel halini şu anda yaşıyoruz. O aşamalara gelemedik henüz. Ama buraya bir kamp çadırı kurduk ve şu anda onunla keyifli bir zaman geçiriyoruz." dedi.
Anne Nazife Aksoy ise, çocuğunun toprağa basmasının bile kendisi için çok önemli olduğuna vurgu yaptı.
Toprakla haşır neşir olup negatif enerjiden arınan çocukların özgüveninin daha yüksek ve korkularda uzak olduğunu aktaran Aksoy, "Ama sadece binaların içinde yetiştiriyorsak çocukları böceklerden korkuyorlar. Biz de binalarda yetiştik korkuyorduk. Bana asil çok şey öğretti. Aslında hayatıma girdiğinden beri ben korkularımla çok fazla yüzleştim. Böcek korkum vardı benim. Artık korkmuyorum." diye konuştu.
Oğlu Asil'in bir tavuğun altından yumurta aldığında yaşadığı mutluluğu da aktaran Aksoy, "Bugün çok güzel bir şey yaptı asil. Burada tavuklar varmış. Gitti o tavukların altından 2 tane yumurtayı aldı geldi. 'Anne bak tavukların altından yumurtayı aldım. Bana yumurta verdiler' dedi. Onu kahvaltıda yemek için getirdi. Çok mutlu oldu. Gerçekten onun ya da birçok çocuğun çok yaşayabileceği bir şey değil. Ama aslında önceden çok yapılan bir şeydi. Çok sıradan bir konuydu. Şimdi bir çocuk gidip yumurtayı alabiliyor tavuğun altından diye seviniyoruz. Bunları yaşamış olması onun için, onun sağlıklı gelişimi için çok faydalı." ifadesini kullandı.
Aksoy, ailelerin çocukları ile birlikte doğada zaman geçirmesi gerektiğini belirterek, "Her zaman her şey için zaman vardır. İnsanoğlu yapmak istediği her şeyi yapar. Olmak istediği her yerde olur. Mutlaka bir günü vardır insanın, o bir gününü çocuğu ile beraber geçirebilir. Toprak, doğa, ağaç, kuş sesleri, doğal bir terapi ve çocuklarımızın buna çok ihtiyacı var. Çünkü çok fazla hayatlarında onlarında yüklendiği stresler var. Onları rahatlatmamız lazım ki full enerji ile tekrar haftaya güzel başlayabilsinler." diye konuştu.
