Eğitim-Sen Bolu Şubesi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde (BAİBÜ) yaşanan fakülte tahliyeleri, bazı fakültelerde çalışma yapılmaması ve yaklaşan rektör ataması sürecine ilişkin yazılı bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, üniversitelerde bilimsel özgürlük, liyakat ve özerklik konularında ciddi sorunlar yaşandığına dikkat çekildi.

“ÜNİVERSİTELER BİLİMLE DEĞİL, OTORİTER BİR ANLAYIŞLA YÖNETİLİYOR”

Mehmet Akif Ersoy İlköğretiminde Küçük Kalpler Filistin İçin Çizdi
Mehmet Akif Ersoy İlköğretiminde Küçük Kalpler Filistin İçin Çizdi
İçeriği Görüntüle

Açıklamada Türkiye genelindeki üniversitelerde yaşanan sorunlara dikkat çekilerek, “Üniversitelere ve akademisyenlere yönelik itibarsızlaştırmanın sistematik bir hal aldığı; üniversitelerimizin bilimle değil piyasacı, otoriter ve muhafazakâr bir akılla yönetildiği; liyakat yerine siyasi aidiyet ilişkisine uygun görevlendirmelerin yapıldığı; üniversitelerde serbest olan tek şeyin, siyasi iktidarca makbul görüleni üretmek olduğu; gençlerin yoksulluk içinde barınma, beslenme, ulaşım sorunu nedeniyle okullarını terk etmek zorunda bırakıldığı bir dönemde akademik yıl başladı.” ifadelerine yer verildi.

Eğitim-Sen, yükseköğretimde eğitimin niteliği ve akademik yeterliliklerin zayıfladığına dikkat çekerek, “Öğrencileri rekabete zorlayan sınav sistemi öğrencilerin büyük bölümünün en kötüde eşitlendiği bir düzen yarattı.” değerlendirmesinde bulundu.

“HER AY 11 BİN ÖĞRENCİ ÜNİVERSİTELERDEN KAYDINI SİLDİRDİ”

Açıklamada Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) verilerine değinilerek, “Üniversite eğitimini yarıda bırakan öğrenci sayısı her yıl artıyor. YÖK tarafından yapılan açıklamaya göre 1 Ocak 2015'ten bu yana üniversitelerden kaydını sildirenlerin sayısı 1,4 milyonu geçti. Bu sayı ülkedeki 66 ilin nüfusundan daha fazla. Yani her ay yaklaşık 11 bin öğrenci üniversitelerden kaydını sildirdi.” ifadeleri kullanıldı.

Öğrencilerin çoğunun yoksulluk nedeniyle eğitimine devam edemediği, üniversite eğitiminin iyi bir gelecek sağlayacağına olan inancın azaldığı vurgulandı.

REKTÖR ATAMALARINDA SİYASİ ETKİ VURGUSU

Açıklamada yaklaşan rektör ataması sürecine değinilerek, “Önümüzdeki günlerde BAİBÜ’de yeni rektör ataması gerçekleşecek olup atanacak olan rektörün nasıl bir üniversite tahayyülü ile göreve başlayacağını tahmin etmek zor olmayacaktır. Çünkü üniversite rektörlerinin doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanması, rektörlerin üniversite bileşenlerine, akademik özgürlüğe, etik ilkelere ve topluma karşı değil, sadece siyasi iktidara karşı sorumluluk taşımasına neden olmaktadır.” ifadeleri kullanıldı.

“KEYFİ YÖNETİM ANLAYIŞI ÜNİVERSİTEMİZDE DE YAŞANIYOR”

Açıklamada BAİBÜ’de yaşanan bina tahliyesi süreci ele alınarak, “Kamudaki keyfi yönetim ve hesap vermeme anlayışı memleketin her yerinde olduğu gibi üniversitemiz BAİBÜ’de de yaşanmaktadır. Geçtiğimiz Mayıs ayında fakültelerin depreme dayanıklığının test edilmesi amacıyla İktisadi İdari Bilimler Fakültesinden karot alınmış ve zemin etüdü yapılmıştır; akademik yıl açılışından iki hafta önce rektörlük tarafından değil yapı işleri daire başkanlığı tarafından gönderilen raporda çökme tehlikesi olduğu gerekçesiyle tahliye kararı verilmiş ve bölümler plansız şekilde farklı fakültelere dağıtılmıştır.” ifadelerine yer verildi.

Eğitim-Sen, İİBF’de alınan tahliye kararının ardından Eğitim ve Fen-Edebiyat Fakültelerinde benzer bir çalışmanın yapılmamasının kaygı verici olduğunu belirtti.

“REKTÖRLÜK SESSİZ KALDI”

Açıklamada, “Tüm bunların yanı sıra BAİBÜ rektörlüğünün akademinin paydaşlarına resmi bir açıklama yapmaması kabul edilebilir değildir. İİBF binasının ne olacağı, diğer fakültelere yönelik bir planlamanın olup olmayacağına dair acilen açıklama yapılmalıdır. Aksi takdirde deprem ili olan Bolu’da bir sarsıntı sonrasında yaşanacak can kaybından başta BAİBÜ yönetimi ve buna göz yuman yetkililer sorumlu olacaktır.” ifadeleri kullanıldı.

“ÜNİVERSİTELERDE DEMOKRATİKLEŞME VE DEĞİŞİM ÇAĞRISI”

Açıklamada mevcut yönetim anlayışının değişmesi gerektiği vurgulanarak, “Bu keyfi yönetim anlayışının son bulması ancak bu düzenin köklerinden değiştirilmesi ve bugüne kadar uygulanan politikaların terk edilmesiyle mümkündür.” denildi.

Eğitim-Sen, üniversitelerin demokratikleşmesi önündeki en temel engellerden birinin Yükseköğretim Kurulu olduğunu belirterek, “Yükseköğretim Kurulu kapatılmalı ve üniversiteler, Cumhurbaşkanı tarafından atanan rektörler değil, üniversite bileşenlerinin ortak iradesiyle seçilen kurullar eliyle yönetilmelidir.” ifadelerine yer verdi.

“DEPREM RİSKİ OLAN BİNALARDA ÖNLEM ALINMALI”

Açıklamada, “BAİBÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nde plansızca ve geç kalınarak işletilen süreç, diğer fakültelerde aynı hataya düşmeden bir an önce işletilmeli ve binaların güvenilirliğine dair kamuoyuna açıklama yapılarak gerekli adımlar atılmalıdır.” ifadeleri kullanıldı.

“DİNSELLEŞTİRME YERİNE LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİM ÇAĞRISI”

Açıklamada yükseköğretimde dinselleşme pratiklerine de değinilerek, “Eğitimdeki uygulamalara benzer olarak yükseköğretim alanında da dini tarikat ve cemaatlerle işbirliğine, dinselleştirme pratiklerine son verilmeli, laik ve bilimsel eğitim esas alınmalıdır.” ifadelerine yer verildi.

“LİYAKAT ESAS ALINMALI, MÜLAKATLAR KALDIRILMALI”

Açıklamada akademik personel politikalarına ilişkin talepler sıralanarak, “Ehliyet ve liyakat esas alınmalı, mülakat uygulamasına son verilmeli, kadro ilanları titizlikle takip edilmelidir. Yayın teşvik sistemi ve doçentlik kriterleri bilimsel kaygılar gözetilerek düzenlenmelidir.” ifadeleri kullanıldı.

“KEYFİ SÜRGÜNLER ENGELLENMELİ, MAAŞLAR İYİLEŞTİRİLMELİ”

Eğitim-Sen açıklamasında, “Üniversitelerdeki idari ve teknik personelin keyfi sürgün edilmesi engellenmeli; eğitim ve bilimsel üretim, üniversitenin tüm çalışanlarının kolektif emeğinin ürünü olduğundan tüm üniversite idari ve teknik personeline ‘yükseköğretim tazminatı’ adı altında maaş iyileştirmesi yapılmalıdır.” ifadelerine yer verildi.

“BESLENME, BARINMA VE ULAŞIM ÜCRETSİZ OLMALI”

Açıklamada öğrencilerin yaşam koşullarına ilişkin olarak, “Neredeyse tüm üniversitelerde yemekhane ücretlerine sürekli zam yapılmakta, beslenme hakkı yok sayılmaktadır. Üniversitelerde ulaşım, yemek ve barınma hizmetleri ücretsiz olarak sunulmalıdır.” ifadeleri kullanıldı.

“AKADEMİK ÖZGÜRLÜKLER GENİŞLETİLMELİ”

Sendika, akademik ve sendikal hakların güvence altına alınması gerektiğini vurgulayarak, “Akademik özgürlüklerin, sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Üniversiteler kurumsal özerkliği zedelenmeden mali yönden kamu denetimine açık olmalıdır.” ifadelerine yer verdi.

Açıklamada ayrıca, “Üniversitelerde kadınların ve LGBTİ+ personel ile öğrencilerin karşılaştığı ayrımcı politikalara, cinsiyete dayalı güç ilişkilerine, mobbinge ve cinsel tacize karşı toplumsal cinsiyet tutum belgeleri oluşturulmalıdır.” ifadeleri kullanıldı.

“ÜNİVERSİTELERİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Açıklamanın sonunda, “Ülkenin kaynakları, holdinglerin vergi borçlarını silmek için değil; eğitimin en temel insan hakkı olması nedeniyle öğrencilerin barınma, ulaşım ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmalıdır. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak üniversitelerin niteliksizleştirilmesine ve piyasalaştırılmasına inat bizler ısrarla insan, toplum, doğa yararına üniversiteyi savunmaya ve derslerimizi vermeye devam edeceğiz.” ifadelerine yer verildi.

Muhabir: Sinem Altunay