ÜLKÜ OCAKLARI GENEL BAŞKANI AHMET YİĞİT YILDIRIM'DAN ÇAĞRI ÜLKÜ OCAKLARI GENEL BAŞKANI AHMET YİĞİT YILDIRIM'DAN ÇAĞRI

Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, maden arama ruhsatı verilen alanlara ilişkin ilan yayımlandı. Oz Mining Mühendislik şirketi tarafından ‘3514764’ erişim kodlu araziye “altın-bakır-çinko-gümüş-kurşun” aramak için yapılan ruhsat başvurusu kabul edildi. 880 hektar büyüklüğündeki arazi, Bolu’nun Merkez ilçesine bağlı Bağışlar, Değirmenbeli, Merkeşler ve Afşar köyleri mevkiinde bulunuyor. Altın ve değerli metal arama ruhsatı verilen maden sahası Bolu’nun doğa harikası Yedigöller Milli Parkı bölgesine kuş uçuşu 6 ile 7 kilometre mesafede.

Bölgedeki altın madeninin açılmaması için Yedigöller Platformu kuruldu. Platform, altın madenine karşı imza kampanyası başlattı. Yedigöller Platformu adına Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erol Perçin açıklamalarda bulundu. İmza kampanyasına, "https://chng.it/nmzLZ578XR" adresinden oy veriliyor.

“880 hektarlık bir bölgede altın ve diğer metal madenleri için ruhsat verilmiş durumda”

Perçin, 880 hektarlık bir alana altın arama ruhsatı verildiğine dikkat çekerek; “Bizler, Bolu’nun doğasını, ormanlarını, su kaynaklarını ve tüm canlı yaşamını savunmak için bir araya geldik. Çünkü yaşam alanlarımız bir kez daha tehdit altında. Çünkü doğamız, uluslararası sermaye şirketlerinin ve onların işbirlikçisi yerel ve merkezi idarelerin ekonomik çıkarlarına feda edilmek isteniyor. Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan ve giderek netleşen gelişmelere göre, Bolu’nun Merkeşler köyü ve çevresinde, ayrıca Yedigöller Milli Parkı’na sadece 6-7 kilometre uzaklıkta bulunan ormanlık alanda toplam 880 hektarlık bir bölgede altın ve diğer metal madenleri için ruhsat verilmiş durumda. MAPEG tarafından onaylanan bu ruhsatlar kapsamında Avustralya menşeili Oz Mining Mühendislik adlı şirketin bölgede sondaj çalışmalarına başlaması bekleniyor” ifadelerini kullandı.

“Siyanürlü liç yöntemiyle yapılan altın madenciliği, dünyada en yıkıcı endüstriyel faaliyetlerden biridir”

Perçin, siyanürlü liç yöntemiyle yapılan altın madenciliğinin en yıkıcı faaliyetlerden bir tanesini olduğunun altını çizerek; “Memleketini, yurdunu savunan insanlar olarak sormak istiyoruz: Bolu gibi ormanlarla kaplı, tarım ve hayvancılıkla geçinen, su kaynakları açısından stratejik önemde bir kentte, nasıl olur da bu kadar geniş bir alanda altın arama ruhsatı verilir? Bu kararın bilimsel, çevresel ve toplumsal hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Bu karar, doğrudan halkın iradesine, bilimin sesine ve doğanın haklarına karşı işlenmiş büyük bir ihanettir. Değerli dostlar, Altın madenciliği masum bir faaliyet değildir. Siyanürlü liç yöntemiyle yapılan altın madenciliği, dünyada en yıkıcı endüstriyel faaliyetlerden biridir. Toprağı, suyu ve havayı kirletir. Geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açar. Zehirlenen su kaynakları sadece oradaki yaşamı değil, kilometrelerce ötedeki tarımı, hayvancılığı ve insan sağlığını da tehdit eder” şeklinde konuştu.

“Bolu’nun geleceği göz göre göre karartılmak istenmektedir”

Perçin, Bolu’nun geleceğinin göz göre karartılmak istendiğine işaret ederek; “Bölge köy hanelerinin sürecin en başındaki arama faaliyetleriyle birlikte yerinden, suyundan yaşamından olmasıyla birlikte, Yedigöller gibi koruma altındaki doğal miraslarımızın hemen yanı başında, binlerce yıllık orman dokusunun bulunduğu bu bölgede yapılacak herhangi bir madencilik faaliyeti, doğrudan ülkenin ekolojik güvenliğine saldırı olduğu bilinmelidir. Bu faaliyetler ne yerel halktan ne de bilim insanlarından onay almıştır. O halde bu projelerin kimin adına, ne uğruna yürütüldüğü ortadadır: Rant ve kısa vadeli kazanç uğruna, Bolu’nun geleceği göz göre göre karartılmak istenmektedir” dedi.

“Bizler bu suça ortak olmayacağız!”

Erol Perçin, Bolu’da altın arama konusunda tavırlarının net olduğunu ve platform olarak imza kampanyası başlattıklarını ifade ederek; “Mühendisler, mimarlar, sağlık ve eğitim emekçileri, çevre gönüllüleri, köylüler, gençler ve Bolu’yu seven herkesle birlikte, bu doğa talanına karşı örgütlü mücadelemizi başlatmış bulunuyoruz. Kurduğumuz Yedigöller Platformu, yalnızca bir itirazın değil, aynı zamanda bir dayanışmanın, bir yaşam savunusunun ifadesidir. Bilim ve tekniğin rehberliğinde, hiçbir siyasi ya da ekonomik çıkarı gözetmeksizin doğayı savunuyoruz. Yaşam alanlarımızı, çocuklarımızın geleceğini, Bolu’nun temiz havasını ve suyunu savunuyoruz. Bu yalnızca çevreci bir tepki değil, aynı zamanda bir hak mücadelesidir. Yaşam hakkı, anayasal bir haktır. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, hiçbir şirketin ya da bürokratın ihmal edemeyeceği bir toplumsal taleptir. Buradan Bolu Valiliği'ne, Orman Bölge Müdürlüğü'ne, yerel yöneticilere ve milletvekillerine açık bir çağrıda bulunuyoruz: Tarih önünde sorumlu davranın. Bu süreci şeffaf bir şekilde yönetin. Halkın, bilim insanlarının ve meslek örgütlerinin görüşlerini dikkate alın. Bu projeye dair onaylarınızı geri çekin. Aksi halde, doğacak her türlü zararın vebali omuzlarınızdadır. Unutmayalım ki; doğa kendini savunamaz, ama biz onun sesiyiz. Toprak bizim, orman bizim, su bizim, Bolu bizim! Biz bu mücadeleyi sadece bugünü değil, yarınları da korumak için veriyoruz. Çocuklarımızın yarın nefes alabileceği bir Bolu bırakmak istiyoruz. Altını değil, yaşamı savunuyoruz. Yer altındaki madenler değil, yer üstündeki ormanlar, dereler, kuşlar ve insan hayatı değerlidir” dedi.

Kaynak: Haber Merkezi