HATAYSPOR MÜCADELESİ

Asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depreminden bu yana Hatayspor iç saha maçlarını Mersin şehrinde oynuyor, tıpkı stadyum sorunu yaşayan Boluspor gibi, bir nevi deplasmandalar sürekli. Kentin büyük bir deprem yaşamasından dolayı Hatayspor’a olan destek, yok denilecek seviyede. Nitekim geçtiğimiz sezon süper lige veda ederek birinci lige düştüler. Sekizinci hafta itibariyle 3 puan alabilmişler biri Boluspor’dan.

ÜMRANİYESPOR MÜCADELESİ

Futbolundan ziyade 90’lı yıllarda patlayan çöp havzası ile tanıtmıştı kendini. Aldığı desteğe göre birinci lig bile fazla, bir iki seneye küme düşer denmişti bu lige ilk ayak bastıklarında lakin süper ligi bile gördüler. Zaman içinde geri geldiler, sezona da çok iyi başlamadılar. Sekiz puanları var, üçünü Boluspor’dan aldılar.

İSTANBULSPOR MÜCADELESİ

Boluspor son yıllarda İstanbul takımı ile yaptığı maçlardan genellikle mutlu ayrıldı. Buna 2024-2025 play off mücadelesi de dahil. 11 puanla Boluspor’un bir basamak altında yer alıyorlar.

Bu üç maçlık periyot esnasında teknik direktör Mustafa Er ve kulüp başkanı Erdal Bayrak kamuoyuna saha içi ve saha dışını ilgilendiren açıklamalarda bulundular. Saha dışı açıklamalar daha dikkate değerdi.

Mustafa Er, başkan ve yönetimin kendi çabalarıyla kulübü finanse etmeye çalıştıklarını, bu durumun sürdürülebilir olmadığını, dünya kulübü olarak gösterilen Barcelona’nın bile sponsorluklarla ayakta durduğundan bahsetti.

Erdal Bayrak’ta benzer konulara değindi;

Bu şehirde yaşayıp, bu şehirde para kazananların, bu şehrin takımına destek olmamalarına sitem etti adeta. Türkiye’nin kalbur üstü olarak tabir edilen, sayılı firmalarının destek olmamalarına veryansın etmeleri konusunda benzer açıklamalarda bulundular ki açıklamalarında da haklılar. En basit örneğiyle rakibimiz Ümraniyespor’un forma göğüs reklamı bir Bolu firması olan Eminevim iken, Boluspor’un göğüs, sırt, kol, şort vs. sponsoru hala yok.

Yine bu süreç zarfında profesyonellerin dışında Boluspor’u amatör olarak takip edenlerin yorumlarındaki ortak noktalar;

- İyi oynuyoruz, bitirici hamleyi yapamıyoruz.

- Yedek kulübesinde maçı alacak oyuncumuz yok, hoca ne yapsın?

- Kalede kaleci yok gibi, her topu izliyor.

- Stoperler de zayıf, her maç gol yiyoruz.

- Başkan ve yönetim elinden geleni yapıyor ama bu şehirden para kazananlar takıma destek olmuyor.

şeklindeydi.

Altıncı, yedinci ve sekizinci haftalardaki müsabakalar sonucunda Boluspor camiasının beklediği dokuz puan, en kötü ihtimalle yedi puandı, sonuçta iki puan kazanılabildi. Geçen sekiz haftada kazanılan on iki puan var. İstatistiklere göre ilk ikiye ulaşabilmek için maç başı ortalama iki puan alınmalı. Totale bakıldığında bu puan tablosunun altında kalan bir Boluspor var.

Dokuzuncu haftaya girerken iyi oyun, direkten dönen top, formsuz oyuncu, derinliği olmayan kadro, kaçan sayısız pozisyon, ekonomik zorluklar yani saha içi ve dışı faktörlerle kamuoyunun pek alakada olmadığını gözlemliyorum. Bakılan tek şey sonuç. Sonuç olumluysa başkanından top toplayıcısına kadar herkes el üstünde tutuluyor, sonuç istenilen gibi değilse kulüpteki herkes yerden yere vuruluyor ama ligin uzun bir maraton olduğu da unutuluyor. Oynanmamış sayısız maç, kazanılacak bir sürü puan var. Enseyi karartmak yerine sonuç üretecek oyun için harekete geçmek gerekiyor. Eleştiriler, övgüler, methiyeler, durum tespitlerinin çoğu gerçek olsa da geleceği yansıtma noktasında yetersiz kalıyor. Futbolun tek gerçeği sonuç gelirse sorun kalmıyor, sonuç gelmezse sorunlar artabiliyor.