Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfı Ofisi’nin bahçesinde otururken Sayın Siyami Palazoğlu geldi, eşi Zehra Hanım ile beraber.

Ardından da Sayın Selahattin İkiz…

Bolu’yu ve kaybettiğimiz tarihi eserlerimizi ve de olmayan müzelerimizi konuştuk.

Uğurlu Naip Tekkesini ve yerini, Memleket Hastanesini, Postane binasını, hanları konakları kaybettiğimiz daha pek çok değeri…

***

Sohbet esnasında laf, Milli Egemenlik İlkokulu’na geldi. Bu okul da depreme dayanıklı değil denilerek boşaltılmış, Hisar Tepesi’nde bulunan eskiden Ticaret Lisesi olarak kullanılan binaya taşınmıştı. Yapıldı yapılacak derken 6- 7 sene geçmişti. ‘Keşke yıkılmasa, bu bina başka amaçlar için kullanılsa’ dedim.

Siyami Bey bu lafımın üzerine, geçmişe atıf da bulanan aşağıda okuyacak olduğunuz fıkrayı anlattı.

‘Adamın biri deniz kenarında otururken, yanına arkadaşı gelmiş ve sormuş; ‘ Ne yapıyorsun?’

‘Dalgaları sayıyorum’ demiş adam.

Arkadaşı ‘Peki, kaç dalga oldu?’ deyince, ‘Gidenleri boş ver bu gelen bir’

Ben de bunun üzerine Siyami Bey’ e, ‘Dediğiniz doğru, dalgalar gelip gidiyor, dalgalara kapılanlar da… Hiç olmazsa Milli Egemenlik İlkokulu’nu dalgaya kaptırmasak, yıkılanların yerine yapılan bahçesi olmayan okulları hatırlasak’ diyerek cevap verdim.

***

Selahattin Bey, ’ Hocam depreme dayanıklı değil diyorsun, nasıl olacak bu iş’ deyince,

Hisar Tepesi’ nde bulunan ve yapılış tarihi Milli Egemenlik İlkokulu’ndan daha eski olan Bolu Anadolu Lisesi’ni örnek gösterdim.

‘Dalgalara kapılıp ‘yıkıverelim be ’denilmese, bu binanın bilhassa ilk katı iyi bir incelemeye alınsa…’ dedim.

Siyami Bey, ‘Benim bu bina başka amaçlar için kullanılsa’ sözüm aklında kalmış olmalı ki sordu; ‘Hocam, sayalım ki vazgeçtiler, burası hangi amaçla kullanılabilir?’

‘Yıldırım Bayezıd Camii, Arasta içi, Aşağı ve Yukarı Taşhan buraya çok yakın. Kültür Merkezinin içinde bulunan müze de…

Şehrimize gelecek misafirlerimizi gezdirecek müzelerimiz yok diyoruz. Bu binanın odaları aklımıza gelebilecek her türlü müze olarak kullanılabilir.’ deyince heyecanlandılar.

***

Zehra Hanım ‘ Hocam, okullarımızın pek çoğunda Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinden kalma belgeler var, bunlar toplanabilir, BOLU EĞİTİM MÜZESİ’ kurulabilir’ dedi.

Selahattin Bey, ‘Bolu’ da pek çok kadim kurum var, Nafia, Meteoroloji, Bayındırlık, Müftülük gibi. Bu kurumların zamanın şartlarına göre kullanmış oldukları ama şimdi kullanmadıkları araç gereçler ve belgeler toplanabilir’ derken ortaya 7-8 müze çıktı.

Siyami Bey’ de Bolu Lisesi’ nde ( şimdi Bolu Anadolu Lisesi’ bulunan Bolu'nun ilk radyosunu, o döneme ait ilk radyonun yayını ile ilgili plaklar ve yayın cihazlarını, onun dışında damıtma cihazı, film makineleri, projeksiyon cihazı, elektrikli süpürge, barometre, termometre, eğitim araç gereçleri ve o döneme ait eşyaları hatırlattı. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinden kalma belgeleri de…

***

Fransa hükûmet ricalinden biri Napolyon’un bir muharebesinden sonra oturduğu yerden tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek; ‘Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zapt etmeliydiniz’ gibi fikirler belirtmeye başlayınca Napolyon; ‘Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım’

Biz Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfı’ nın bahçesinde çaylarımızı yudumlarken zamana değer kattık. Oturduğumuz yerden Milli Egemenlik İlkokulu’nu müzeye çevirdik. Şehrimize gelen misafirleri oradan oraya dolaştırmadan, bir tek binada pek çok müzeyi gezdirdik.

Olmaz mı?

Niye olmasın!

***

Sayın Valimiz Abulaziz Aydın!

Benim yaptığım pişmiş aşa su katmak, bunu biliyorum. Ama bu okulun durumunu, bilhassa ilk katını bir defa daha gözden geçiriverseniz ne güzel olur.

Ha olmadı mı?

Varsın olmasın, yazımız amacına ulaşmasın. Ama ‘Büyük şeylerin hayali ile yaşa. Hiç olmazda daha küçük şeyleri yapmak imkânını bulursun’ sözünden yola çıkarak yazdığım bu satırlar ile hiç olmaz ise kurumlarda bulunan tarihi bilgiler, belgeler, objeler, ekipmanlar sayenizde kurtarılmış olur. Bakarsınız her kurum kendi müzesini de açıp, geçmişine sahip çıkar.

Değmez mi?