Geçtiğimiz haftalarda şehrimize gelen Sayın Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı’nın BTSO da yaptığı toplantıya katılmış, ÇELE BARAJI ile ilgili bilgilendirme yapmıştım. Bu konuyu da köşe yazıma taşımıştım.

Ancak sayın bakana atlattığım ama köşe yazıma dâhil etmediğim birkaç sorumdan biri de GÖLCÜK’ ün sorunuydu.

Gölcük’ de bulunan işletmelerin şubat ayından beri kapalı olduğunu, gelen vatandaşların ise bırakın karın doyurmayı, bir bardak çay içecek yer bulamadıklarından dolayı şikâyetçi olduklarını ifade etmiştim.

‘Girişte bulunan işletmenin yıkılacağını yerine otopark yapılacağını duyduk. Buradaki işletmeden emekli, asgari ücretli ve dar gelirli vatandaş faydalanıyordu. Burası yıkılmasa ihalesi de dar gelirlilerin durumu düşünülerek yapılsa…’ demeyi de ihmal etmemiştim.

Dar gelirliyi düşünerek ihalesi yapılsın dediğim yer ben Sayın Bakan’a ilettiğim de 500 araçlık park yapılmak üzere yıkılmış bile.

Niye?

Daha çok insan Gölcük’ü görsün, kasaya daha çok para girsin diye.

***

Geçtiğimiz hafta basında, ABANT, YEDİGÖLLER, GÖLCÜK ile ilgili bir haber çıktı karşıma. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aliye Çilan Akın ve Yüksek Lisans Öğrencisi Hakan Uzunçakmak Bolu’nun göllerindeki turizm faaliyetlerine yönelik yaptıkları araştırmada, göllerin sahip olduğu doğal, kültürel ve sosyo-ekonomik değerler ile bu göllerin korunmasına yönelik ÖNERİLER geliştirmişler.

, “…Göller, bölgedeki biyolojik çeşitliliğin korunması ve doğa temelli turizmin geliştirilmesi açısından kritik öneme sahip olsa da artan ZİYARETÇİ BASKISI, düzensiz turizm faaliyetleri ve yetersiz altyapı, bu ekosistemlerin hassas dengesini tehdit etmektedir…’demişler.

***

Evet, dışarıdan insanlar geliyorlar, Abant, Gölcük ve Yedigöller’ de cep telefonları ile selfie çekinip, ‘biz buradayız’ mesajı veriyorlar.

Ama Dünyada yalnızca Bolu'da yayılışı olan nokta endemikler Abant çiğdemi, ‘Alaçiğdem, Abant yıldızı, Kartal kangalı, “Bolu şebnemlisi, Abant tarlakuşu ve Bolu gökçesi gibi pek çok çiçekler topraktan başını kaldırdıklarında YOĞUN ZİYARETÇİ nedeniyle ayaklar altında ezildiklerinden dolayı göremiyorlar. Kekiğin menekşe renkli çiçeklerinden yayılan kokusunu alamıyorlar.
Göllerde nilüferlerin üzerinde birbirlerine serenat yapan kurbağaların, ormanın karanlığından gelen kukumav kuşunun, saksağanla sakanın uyumsuz sesini duyamıyorlar, ağaçların dallarında vals yapan sincaplara şahitlik edemiyorlar.

Eğrelti otunun arasına gizlenmiş dağ çileğini, dikenli böğürtleni, kuş yemişinin ne olduğunu bilmiyorlar.

***

Abant, Yedigöller Gölcük Allah’ın biz Bolululara hediyesi; yemyeşil ormanlar arasında ki göller her mevsimde bir başka güzel.

Ama buraların kıymetini bir türlü bilmiyoruz. Yeterli alt yapılar sağlanmadan, araçları park etmek için Gölcük’ün, Yedigöller’in İÇİNDEN BAŞKA alternatif yerler aramadan, bir ring sistemine geçme çalışmaları yapmadan, doğayı koruyacak tedbirler almadan doğal dengeleri bozarak yollar açıyor, bungalov evler yapıyoruz.

Araçlardan çıkan egzoz, mangaldan yükselen kömür dumanı ile ağaçları, insan yoğunluğu nedeniyle ayaklar altında ezilen endemik bitkileri koruyamıyoruz.

Buraların can çekiştiğini görüyoruz görmezden geliyoruz. ‘İmdat’ seslerini duyuyoruz, duymazdan geliyoruz. Her şeyi anlıyoruz anlamazdan geliyoruz.

Ne yazıktır ki; gözler kör, kulaklar sağır ve vicdanlar simsiyah…

Not: Fotoğraf tasarımı için Sayın Vedat Özkan’a teşekkür ederim.