‘Hocam şehrimizde hiç mi iyi bir şeyler olmuyor?’ diye soruyor bazı okuyucularım.
Oluyor!
İyi şeyler yapılınca zaten reklamı yapılıyor. Mesela şehrimizin temizliği; gerçekten temiz bir şehirde yaşıyoruz.
Şehir içindeki trafik kurallarına uymada da Türkiye’ ye örnek oluyor, belki de ilk sırada bulunuyoruz.
İnsanların kulakları sağır, gözleri kör değilse veya zihniyetleri bozuk değilse herkes duyuyor görüyor.
Mutlu da oluyor.
*
Ben de yerel - genel ayırımı yapmadan karamsar yazılarda yazmıyor, hepimizin bildiği eksiklikleri, çözüm bekleyen sorunları hatırlatıyorum.
Hatırlatıyorum ki, azımızı çoğa sayıp yapsınlar. Önlerinde engeller varsa bir araya gelip çözüm yolu arasınlar.
Bunun nesi yanlış!
Eleştiri iyidir, hele hele şeytani değil rahmani yapılırsa, kişileri veya kurumları ilerletir, artı değer katar.
Yapılmaz ise kişiler veya temsil ettikleri makamlar yerinde sayar. Dolayısıyla hizmet etmeleri gereken belde de…
*
Lafa geldi mi KÖROĞLU rolüne soyunan,
Ancak…
‘’Yanlışlıkları, eksiklikleri görmelerine, bilmelerine rağmen ‘SAPI BİZDENDİR’ diyerek yapılan yanlışlıklara KÖRolanları görüyorum.
‘KÖROĞLU’ nun babası Seyis Yusuf kördü. O değildi. O mertti, cengâverdi; haksızlıkların yanlışlıkların karşısında kapı gibi duran koç yiğitti.
Zordur KÖROĞLU olmak, KÖROĞLU gibi yaşamak.
KÖROĞLU olmak için GÖROĞLU olmak gerekiyor’’diyorum.
Da…
Şehrimizde olanları, eksiklikleri, bilmemize rağmen bir türlü GÖR oğlu olamıyoruz. Ya siyasi nedenlerden ya da kişilere ve kurumlara yakınlığımızdan dolayı ANLAMAZ oğlu, SAF oğlu, SAĞIR oğlu, LÂL oğlu rollerini büyük bir sanatçı gibi oynuyor; görevleri şehrimize hizmet etmek olanların ekmeklerine yağ sürüyoruz.
*
Kıymetli Dostlar!
Can Yücel ‘KİM DEMİŞ!’ şiirinin bir bölümünde ‘…Çocuklar büyümüş / İşler görülmüş / Bitmiş çoluk-çocuk / İş-güç kaygısı / Geriye yaşamak kalmış…’ derken, bizimgibi,
Sonbahardan kışa doğru geçiş yapanları anlatıyor.
Biz de ömrümüzün geri kalan zamanını, sadece nefes alarakkendimiz için geçirmeyelim; şehrimize, ülkemize yararlı işler yaparak geçirelim diyoruz.
Bu amaçla da; şehrimizin güzelliklerinin, değerlerinin, tarihinin, kültürünün hak ettiği yeri bulamamasından dolayı zaman zaman köşe yazılarımızda eleştiri hakkımızı kullanıyorsak;
Az bile yazıyoruz.
*
Bu konu da bazı samimi olan insanlar ile görüşüyorum, konuşuyorum sohbetlerimizde her birinin yürekleri alıp alıpveriyor. Şehrimiz adına gelecekten kaygılılar, mutsuzlar; ‘DAHA İYİSİNE LAYIĞIZ’ diyorlar.
Yöneten tarafında veya etkili yetkili olanların oturmuş oldukları koltuklarından ya da makamlarından bakınca BOLU NASIL GÖRÜNÜYOR bilmiyorum.
Kimseler kusura bakmasın, işin gerçeği şu; GÖR oğlu olanların tarafından bakılınca tablo iyi görünmüyor.
Bu dertleri gündemde tutmaya çalışan Muharrem Hoca’ dan da hep gönlümüzü hoş eden yazılar yazması isteniyor.
Bolumuz doğal güzellikleri, değerleri, tarihi, kültürü, turizmi vb. ile hak ettiklerini alıp tavan yaptı da;
Bir ben mi KÖR müyorum.