Ekolojinin altın kuralı:"Her nesil kendi ihtiyaçlarını ,gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasını tehlikeye atmaksızın gidermelidir".
Ernest Collenbach (Nejat Çelik.2012)
Pasifik Okyanusunda 22 km.2 'lik minik bir mücevher ada ; Nauru
-"Kendini Yiyen Ülke" olarak adlandırılan cumhuriyet, Avustralya' ya yaklaşık 5 bin km. uzaklıkta.
- Fransız Limoges Üni. Akademisyeni, uluslararası çevre hukuku uzmanı Sherazade Zaiter ; Nauru'nun trajik kaderini bir kitapta ele almış ve bir özetini yine 2024 yılında bir makalede dile getirmiştir.
-Nauru Adası'nda deyim yerindeyse pandora kutusu, 1906 yılında muazzam fosfat yataklarının keşfi ile açıldı ve adanın yavaş yavaş ölümü başladı.
-Fosfat ,gübre ve patlayıcı madde üretiminde kullanılan değerli bir tuzdur.Fosforca zengindir,bitki gelişimi için olmazsa olmaz bir elementtir.Dünyanın en kaliteli fosfat maden yatağı olan bu yatak adanın %70 'ini kaplıyor.
-Başlangıçta Alman yerleşimciler bu sömürüden yararlandılar. Sonrasında 1914 'de Avustralya'nın eline geçti.1968 yılına kadar adanın kontrolunu elinde tuttu.O yıl Nauru ,dünyanın en küçük cumhuriyeti oldu.Bağımsızlık muazzam bir ekonomik refah getirdi.
-Nauru fosfat ihracatına devam ederek hızlı bir büyüme yaşadı.Ülke 1974 yılında kişi başına düşen GSYİH bakımından dünyada ikinci en yüksek gelire sahip olmuştur.
-Nauru, bu dönemde vatandaşlarına eğitim, sağlık hizmetleri, ulaşım ve hatta barınma gibi hizmetlerin tamamı devlet tarafından sağlandığı vergisiz bir - refah devlet modeli- kurmuştur.
-Aradan geçen 80-90 yıl sonucunda,1990 'lı yıllarda fosfat yataklarının azalmasıyla Nauru'nun -sürdürülemez- kalkınması krize girmiştir.
-Politik tercihler, yabancı şirketlere menfaat karşılığında avantajlı sözleşmeler verilmesini kolaylaştırmış ve bu da feci sonuçlara yol açmıştır. Peşpeşe gelen hükümetler, artan hacizler, sanayininin çöküşü nedenlerinden Nauru , mali durumu düzeltmek için yanlış stratejiler geliştirmek zorunda kaldı. Bunlardan bazıları, yabancı para aklama ,pasaport satışları hatta yasadışı mültecilerin ücretli barındırılması gibi kirli eylemlerdi.
ÇEVRE TAHRİBATLARI
-Ada da en yaygın uygulanan madencilik yöntemi, açık ocak madenciliğiydi.Fosfat yataklarınının üzerini örten toprak, kum ve kaya katmanlarının kaldırılmasını içerir.Fosfat kayaçlarının çıkarılmasında ekskavatör ve buldozer gibi ağır iş makinaları kullanıldı.
-Doğal ekosistemde çevresel manzara ve toprakların derin tahribatları büyük bozulmalara yol açtı. Son zamanlarda yerinde çözünme geri kazanımı kullanılmaya başladıysa da ,bu yöntem doğrudan çevre zararını azaltırken kimyasal atık yönetiminde ,toprak ve yeraltı suyu kirliliğinde sorunlara yol açtı.Arazinin % 80 ' ni harap oldu. Deniz kıyılarındaki mercan resiflerinin % 40'ı öldü. Biyolojik çeşitlilik ,atıklar nedeniyle kayboldu.
-Sanki bütün bu olumsuzluklar yetmezmiş gibi ; Nauru'nun coğrafi konumu ülkeyi iklim değişikliğinin doğrudan bir sonucu olan -yükselen deniz seviyelerine- karşı özellikle savunmasız hale getirmekte.Er ya da geç ada halkı kendi yaşamları için adalarını terk etmek zorunda kalacaklardır.Araştırıcı Zaiter, o zaman şu soruyu dile getirmiş: HANGİ DEVLET ONLARA KOLLARINI AÇACAK ?
-Görünürdeki hasarın ötesinde, yerel topluluklar ithal mallara ve gıda ürünlerine aşırı bağımlı hale geldi. Halkın sağlığı açısından obezite ve tip 2 diyabet ,kalp damar hastalıklarına ilişkin hastalıklar endişe verici oranlarda artışa geçti.
Nauru'nun trajik kaderi, bize çevresel bozulmanın yaşam,sağlık ve çalışma ,eğitim haklarınını nasıl etkilediğini gösterirken ,ülkelerin kalkınmasında sürdürülebilirlik değil de, hızlı büyüme mantığını seçme yanlışlığını işaret etmekte.
KAYNAK: Sherazade Zaiter, 2024: Dans le Pacifique,l'agonie de l'ile de ,ce Nauru" pays qui sest mange lui -meme".The conversation Fr.
Nejat Çelik 2012:Çevre Bilinci.Eskişehir.