Gürültü, insan yaşamında önemli bir halk sorunudur.Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre, Avrupa'da hava kirliliğinden sonra ikinci bir çevresel risk faktörüdür.
Şikayet ise, Ortaçağda da eksik değildi. Ancak kamu yetkilileri çözümler üretebiliyorlardı.
Sorbon Üniversitesi'nden akademisyen Florian Besson; bu yeni oluşan sorunla ilgili şikayetlere ilişkin 2017 yılında yazdığı ilginç makalesinde yer vermiştir.
13. yüzyıldan kalma bir çevre sorunu çözme modeli örneğini sizlerle de paylaşmağı arzuladım :
"Kilisede bildirilen bir vaaz uyarınca Aslan Yürekli Richard'ın dul eşi Navarra Kraliçesi Berengaria, bir manastır inşa ettirir. Tüm Ortaçağ aristokratları bunu yapardı.Bu cumhurbaşkanı olduğunuzda müze kurmak gibiydi.
Manastıra taşınan keşişlerin yaşamları iyi ve mükemmeldi. Ancak manastırın hemen yakınında bir su değirmeni vardı ve çok gürültü yapıyordu. Bu da keşişleri dualarında veya büroda çalışırken rahatsız ediyordu. Keşişler Kraliçeye sürekli şikayet ediyorlardı. Ve de Kraliçe çok üzgündü. Keşişleri üzmek istemiyor, ama değirmeni kapatırsa köylüler açlıktan ölecekti...
Kraliçe danışmanlarından yardım ister ve içlerinden biri şu çözümü bulur: " Değirmeni keşişlere verin, bundan sonra her sesini duyduklarında ellerini ovuştursunlar ! "
Nitekim Kraliçe danışmanının tavsiyesine uyar ve gerçekten de işe yarar. Değirmenin gürültüsü hala aynı derecede rahatsız edicidir, ancak keşişler artık gelirlerinin sürekli üretimini duymaktadırlar.
Keşişlerin büyük bir gelişmeye karşı muhalefeti çağdaş bir olguyla tamamen örtüşüyor. "Benim arka bahçemde değil" anlamına gelen " Nimby" kısaltması ortaya çıkmıştır.Bu kelime ,kişinin kendi içinde desteklediği, ancak evinin yakınında durmasını istemediği bir projeye eylem veya sözle karşı çıkmayı ifade ediyor.
Günümüzde su değirmenleri çok nadir yerlerde.Ancak tipik örnek Rüzgar türbinleridir.Teorik olarak herkes (neredeyse herkes) onları sever,çünkü ekonomik olarak çok temiz enerji üretilmesini sağlarlar.Ancak kimse (neredeyse hiç kimse)onları evinin yakınında istemez.
Araştırıcıya göre günümüzde bir sürü başka birbirine benzeyen sendrom var, komik kısaltmalarla gündeme gelirler.
BANANA ( Hiç bir şeyin yakınında hiç bir şey inşa etmemek)
NİMFES (Görüş alanımda değil)
PUMA ( Belki yararlı ama başka bir yerde)
PİTBY( Kendi arka bahçelerine koymak)
Bunların hepsi gelişmelere karşı yerel muhalefet biçimleriyle örtüşüyor.
Danimarka'nın rüzgar türbinleriyle yaptığı uygulamalar tam buna benzemektedir. Ülke son 10 yıldır bir enerji dönüşümünü desteklemek için büyük yatırımlar yapıyor.
Modelin merkezinde rüzgar türbinleri yer alıyor.Danimarka'da 2017 yılının ocak ayında elektrik tüketiminin sadece % 40' ını bu devasa rüzgar türbinleri sayesinde üretti. Bu da bir dünya rekoru sayılmıştır.
Giderek daha ucuz ve daha verimli hale geliyorlar.Ancak her gelişmeyle birlikte komşulardan gelen muhalefetle karşılaşma riski var. Sonuç olarak Danimarka Berengaire Çözümünü benimsemiş ve yaygınlaştırmıştır. İnşa edilen her rüzgar türbini için sermayesinin en az % 20 ' sinin halka sunulması gerekiyor.Üretilen enerjinin bir kısmının veya rüzgar türbininin sağladığı gelirin bir kısmını doğrudan alıyorlar. Tıpkı Ortaçağ rahipleri gibi , artık rüzgar türbinlerinin sesini duyduklarında homurdanmıyor, getirdikleri parayı düşünerek ellerini kavuşturuyorlar.
Rüzgar türbinlerinin doğaya olan etkisinin yanısıra gürültülü kirliliği de bu tesislerin ,karşıtları tarafından en sık öne sürülen argümanlardan biridir.
Fransa'da sağlık araştırmalarına göre ;bir rüzgar çiftliğinin ürettiği gürültü seviyeleri oldukça orta düzeyde bulunmaktadır.Bir konut sakininin evi dışında sessiz bir ofisteki gürültü seviyesine eşdeğer olan 40dBA' yı nadiren aşarlar.Karşılaştırma yapıldığında ,bir sakinin evinin önündeki karayolu ulaşımından kaynaklanan gürültü seviyesi ise, 70 dBA 'yı aşabilir.Bu konulardaki sorunlar için PIBE araştırma projesi başlatıldı.
Sonuç olarak, özellikle Danimarka'da örnekler gösteriyor ki; "Dünün değirmenlerinden yarının rüzgar türbinlerine her şey (hala) bize bağlı ! diyen araştırmacı Florian Besson'a katılıyorum. Danimarka'nın politikasının arkasında katılımcı ve işbirliğine dayalı ekonomi olarak adlandırılan itici güçlerin yattığı görülüyor.
KAYNAKLAR :Florian Besson 2017 : Vue du moyen-age quand la Reine BERENGAİRE creait des compromis pour lutter contre le Nimby.The conversation fr.
Anne-Sophie Evrard--David Ecoltiere.2023: Effets de bruit des eoliens sur la sante realise.? the conversations fr.