Geçen haftaki yazım tarihi bir belge olarak kayıtlara geçti. Yazı uzamasın diye Bolu ve Düzce isyanlarını özet olarak geçmiştim. Bu hafta ayrıntılarını yazacağım.

İkinci Düzce ayaklanmasını bastırmak üzere Halil İbrahim Çolak Sakarya yönünden (batıdan), Nazım Bey Ankara yönünden (doğudan) operasyona başlarlar. O dönemde Nazım Bey genç bir binbaşıdır. 24 tümen komutanı Mahmut Nedim Bey Şehit olur. Merkezde ise genç bir üsteğmen şehit edilmiştir. Nazım bey Bolu’daki isyanı bastırır elebaşılarını yakalar. Halkı ve ileri gelenleri bir meydanda toplayıp, isyancılara neden engel olmadınız? Diye sorar. Oradakiler bu Kuva-yı Milliye’ciler gayrı Müslim imiş burayı karıştırmak için gelmişler cevabını alır. İsyancılar bu şekilde propaganda yapmaktadır. Nazım bey durumun vahametini kavrar, Kuva-yı Milliye’cilere karşı yapılan bu yalan propagandasını etkisiz hale getirmek için radikal bir karar alır. Şehit edilen üsteğmenin Müslüman bir Türk subayı olduğunu kanıtlamak için mezarının açılmasına kara verir. Fakat bunu elindeki yetki ve gücü kullanarak zorla değil, halkın hassasiyetlerini dikkate alarak müftüden de onay alarak mezarı açtırır. Üsteğmenin sünnetli olduğu dolayısıyla isyancıların dediği gibi “gavur” olmadığı, Müslüman bir Türk subayı olduğu anlaşılır. Bu olay Boluluların Kuva-yı Milliyeye bakışını tamamen değiştirir. Bolu’da kaldığı sürede halk ile iç içe olur, kendisini sevdirir. Türkçe hutbenin de böyle bir ortamda okunmasını sağlar.

O yıllarda Kuva-yı Milliye yeni yeni teşkilatlanıyor, milli ordu kurulmaya çalışılıyor. Diğer yandan memleketin çeşitli bölgelerinde isyanlar çıkıyor bastırılmaya çalışılıyor. Nazım Bey kendisini Bolu’ya öyle sevdirmiş ki, isyanın çıktığı bölgeden bir alay askerle Ankara’ya dönüyor.

Bolu’dan coşkuyla uğurlanan bir alaydan fazla asker, Ankara’da da coşkuyla karşılanır. Hacı Bayram camii yönünden meclise gelen askerleri görmek için halk yollara çıkar, meclisteki görüşmelere ara verilir mebuslar da izlemektedirler. Sevinç gözyaşlarıyla milli orduya katılır. Binbaşı Nazım bey de terfi ederek yarbay rütbesiyle 4. Tümen komutanlığına getirilir.

Nazım Bey birinci ve ikinci İnönü savaşlarında önemli başarılar gösterir. 15 temmuz sabahı cephede inceleme yaparken daha önce gelen ve mevzilenen bir Yunan makineli tüfeğin 4. Tümen karargahını taramasıyla kurmay başkanıyla birlikte ağır yaralanır. Emir eri yaralı halde atına bindirerek çöğürler tren istasyonuna ulaştırır. Burada bir sıhhiye birliği ve sahra hastanesi vardır. Müdahaleye rağmen şehit olur.

Naaşı Ankara’da toprağa verilir. Rütbesi öldükten sonra meclis tarafından Miralaylığa (Albay) terfi ettirilir.

35 yıllık ömründe iz bırakarak şehitlik mertebesine ulaşır.

Allah rahmet eylesin.

(Bilgiler Dr. Selim Erdoğan’ın videosundan derlenmiştir)