Milli bayramlarımızdan 19 Mayıs Atatürk’ü anma gençlik ve spor Bayramı’nın 106 altıncı yıldönümünü kutladık.
Orta yaş ve daha ileri yaştakiler bilirler. O yıllarda 19 Mayıs gösterileri için haftalar önce hazırlıklar başlar, günlerce provalar yapılırdı. İtiraz edenler olsa da, artık bunlar kaldırıldı. Okulların tam sınav döneminde gençlerin kıymetli zamanını, sırf gösteri hazırlığı için geçirmesi pekte doğru değildi. Zaten, bu tür gösterilerin ve bu gösterileri seyir etmenin cumhuriyete ne kazanç katkısı olabilir ki? Geçelim…
Biz 19 Mayıs 1919 ile ilgili kısa bir araştırma yaptık. İlginç bulgulara ulaştık.
Esasında, yakın tarihimizin dokunulamayan, sorgulamayan alanları o kadar fazla ki... Hal bu ki tarihin en kolay yazılabilecek alanı en yakın olanıdır. Çünkü yakın şahitler ve bir hayli belgeler vardır. Fakat yakın tarihimiz ile ilgili bir tekel oluşturulmuş ve tekel anlatıları dışında bir düşünce ortaya konulamadığı için maalesef, yakın tarihimiz, orta ve uzak tarihimizin en karanlık kısmı olarak kalmıştır. Her hangi bir şekilde farklı düşünce ve belge ortaya konduğunda yalancılıkla, hainlikle itham edilmekte; hatta kanuni takibata maruz kalınmaktadır.
Bizim öğrencilik dönemimizde, M Kemal İstanbul’dan gizlice ve pusulasız, dümeni kırık bir vapurla Samsun’a çıktığı anlatılmıştı. Gerçekte ise Damat Ferit hükümetinin teklifi ve Padişah Vahdettin’in onayı ve en yüksek yetkilerle Anadolu’ya gönderilmiştir. Vapur ise İskoçya’da inşa edilip, Osmanlı döneminde önemli işlevler de kullanılan, 279 yolcu kapasiteli ve aynı zamanda oldukça kapsamlı bir yük gemisidir. Ve M. Kemal’in 22 kurmay subay, 25 erbaş ve 18 idari porselenin üç aylık maaşlarını ve iki otomobili hükümetten bizzat dilekçe ile talep ettiğini belgelerde görüyoruz. Bu talep yerine getirilip, İngiliz komiserliğinin gemiye gelip, onayladıktan sonra yola çıkılır. Maalesef bu gemi, M. Kemal Atatürk’ün hemen hemen her şeyi, mukaddes emanet gibi, korunduğu halde, geminin korunmayıp hurdacıya verilmesinin ve gemilerde olması gereken seyir defterinin kayıp olmasının sebebi ne olabilir?
M. kemal ve arkadaşlarını Samsun’da karşılayanlar arasında üç yüz İngiliz askeri de vardır. Bu İngiliz askerleri Kars’ta kurulan ilk İslam Türk Cumhuriyetinin yıkılmasında görev almışlardır. Resmi tarih kitaplarında yazmaz ama Kars Cumhuriyeti, 18 yaşını geçen kadın ve erkeğin oy kullandığı, seçilmiş demokrat meclisinin ve Başbakanın olduğu ilk Türk Cumhuriyetidir. Fakat ömrü kısa olmuştur.
Cumhuriyet ilk döneminde, 1938’kadar 19 Mayıs bayram kutlamaları yoktur.
İsmet Bozdağ devrin dâhiliye vekili, dostu Şükrü Kaya’dan nakleder.
Yıl 1936, günlerden 19 Mayıs… Atatürk Dolmabahçe’de. Yanında Şükrü Kaya, Rüşen Eşref, Kılıç Ali, Salih Bozak, Şükrü Seydan ve Nuri Çonkar vardır. Aralarında sohbet ediyorlar. Birden bire Atatürk sorar. Bu gün günlerden ne? Salı… Peki, ayın kaçı? 19… Aylardan ne? Mayıs… “Ne oldu bugün? Söyleyin? Bakalım”, diye sorar.
Düşünüyorlar, 19 Mayısta acaba ne oldu? İngilizlerin Irak meselesini konuşulduğu gün, İsmet Paşa’nın Lozan’dan çektiği telgraf gibi birçok olayı sayarlar ama Bir türlü M. Kemal’in Samsun’a çıktığını hatırlayamazlar. Atatürk’ün bu kadar yakınında bulunan zevatın bile 19 Mayıs’ı hatırlamaması biraz tuhaf.,, Esasında hiç de tuhaf değil. Çünkü o tarihe kadar 19 Mayıs Nutuk’ta geçen “1919 senesi Mayıs’ın 19’unda Samsuna çıktım” ifadesi dışında özel bir anlam atfedilmiş değil.
Bozdağa göre bu garip tanımlamalardan sıkılan Atatürk sonunda “bırakın yahu bunları der.” Öyle bir şey oldu ki, bu ülkenin kurtuluşudur”. Yine bulamazlar.
En sonunda Şükrü Kaya hatırlar “ bu sizin İstanbul’dan ayrıldığın günü” deyince, “biraz yaklaştın” der ve “Samsun’a çıktığım gündür” der, sonra “asıl bayram bu” diyor.
O güne dek 1916’dan sonra 16 Mayıs’ta Selim Sırrı Tezcan’ın şahsi gayreti ile idman günleri olarak cimlastik gösterileri ile gayri resmi kutlanan Bayram, 19 Mayısa çekilerek, 1938den itibaren resmen bayram olarak ilan edilir. Bura da Atatürk’ün rahatsızlığından dolayı da, kendisini daha derinden anılma düşüncesinin de etkisi vardır. Zaten 1980 ihtilalından sonra” Atatürk’ü anma günü” ilave edilmiştir.
O gün bu gün milli bayramı kutluyoruz. Bizde tarihimizin bu önemli gününde bazı gerçekleri bilinsin dedik. Yoksa kimseyi ilzam etmek diye bir düşüncemiz yoktur. Çünkü tarih kimseyi övmek ve yermek yeri değildir.
Kalın sağlıcakla…
Günün sözü;
Dürüst olmaktan korkma
En fazla kayıp edeceğin yanlış insanlardır