Geçtiğimiz hafta Necip Fazıl Kültür Merkezinin isminin değiştirilmesi ile ilgili ‘NECİP FAZIL’ DA GÖREMEDİĞİNİZ NE? ‘ başlıklı bir yazı yazdım, sonra hem gazetemizde hem de sosyal medya da paylaştım.

Yazımı da bir ilkokul öğrencisinin bile okuyabileceği ama anlaması ve de yorumlaması da zor olan HUKUK DİLİ ile değil, anlaşılması kolay olan ve günlük hayatta kullandığımız Türkçe ile yazmaya çalışmıştım.

Gelen bazı yorumları okuduğumda üzüldüm.

Okuyucularımın kimileri KARŞILAŞTIRMA için verdiğim ÖRNEKLERİ doğru yerlere oturtmuşlar ve samimi duygular ile yol göstererek, yazımızın anlaşıldığını ortaya koymuşlar yazımıza artı değer katmışlardı.

Ama…

Kimileri ise yazdıklarıma siyasi pencereden baktıkları için vermek istediğim mesajın özünden uzak kalmışlar ve de hedef saptırmışlardı.

***

Gönlüm, bu gelen yorumlar ayrıca da bu yorumlarda ismi geçen siyasi ve edebi kimliklerin hayatta iken yaşamış oldukları dalgalanmalar üzerinden ‘bir şeyler yaz, bir şeyler söyle’ diyor.

Da…

Can Atay’ın Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler, ağzına dolar insanın. Sussan; acıtır, konuşsan; kanatır.’ sözü geliyor aklına…

Yazamıyorsun.

Ama

Ben yine de kırıp dökmeden, insanları incitmeden meramımı bir hikâye ile anlatayım.

***

Camii de, vaiz efendi teyemmüm konusunu işlemektedir.

Der ki;  adamın biri eşeğiyle yola çıkar. Bir müddet sonra bir ağacın altında mola verir, dinlenir. Namaz kılma vakti geldiğinde bir bakar ki eşeği yok.

Heybesinde abdest almak için su bulunan eşeğini dört bir yanda arar bir türlü bulamaz.

Abdest almak için dağ tepe dolaşır, su arar; nafile!

Mecburen temiz bir toprak bulur, teyemmüm eder.

Tam namaza başlayacağı zaman eşek yanına gelip başlar anırmağa. Yükünde su olduğu için; fıkha göre abdesti bozulur.

Vaiz Efendi, heybenin içinde su olduğunu bildiği için ”Eşek anırınca abdest bozuldu” der.

Fakat cemaatten uyuklamakta olan biri, o esnada uyanır. Meselenin baş tarafını duymadığı için dışarı çıkınca, ”Eşek anırınca abdest bozuluyor” diyerek sağda solda anlatmaya başlar.

***

Şimdi…

Yukarıdaki hikâyede anlatılandan yola çıkarak, bir önceki köşe yazımızın altına gelen yorumları değerlendirmek amacı ile yazdığım bu haftaki köşe yazımı özetleyecek olursak;

İsmi kaldırılan Necip Fazıl için BU NE PERHİZ derken, bulvarlara fotoğrafları asılan veya bulvara, parka isimleri konulan kişileri kast ederek, BU NE LAHANA TURŞUSU diyerek yaptığım örneklemeler ve karşılaştırmalar sonrasında ‘ABDEST BOZULDU’ diyenler de var.

Konunun özünü anladıkları halde anlamazdan gelerek, ‘TEYEMMÜM’ ile devam edenler de…

***

Kıymetli Dostlar

Bir önceki yazımın altına gelen yazımızın özü ile ilgisi olmayan yorumları silebilirdim; silmedim. Bu davranışım okuyucularımı üzebilirdi.

Bu yazımın altına da görüşlerinizi paylaşmak için yorum atabilirsiniz.

Ama

Lütfen, ‘Eşek anırınca abdest bozuluyor’ durumuna düşmeden…