Geçen haftadan devam ediyorum.
…/.
Daha önce Beypazarı gezisini yazmıştım. Bugün Beypazarı marka bir turizm şehri olduysa, bu gelenek göreneklerini ön plana çıkarması sayesinde olmuştur. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Beypazarı’ndaki bu başarısından dolayı bugün tüm Türkiye’nin göz bebeği belediye başkanlarından biri. Mansur Yavaş, Beypazarı’nda turizm hareketini başlatırken önce tarihi eserlerini onarmış ve bu eserleri ön plana çıkarmış, ardından “Biz gelenek, görenek ve adetlerimizi satacağız.” diyerek işe başlamış. Beypazarı’nın bu başarısını Mudurnu da gerçekleştirebilir. Mudurnu’da tarih var, doğal güzellikler var, halen yaşatılan gelenekler var. Ayrıca Mudurnu halkı da çok bilinçli ve turizmin önemini de kavramış durumda. Geçmişten kalan tarihi özelliklerini bir bir ortaya çıkararak turizme kazandırıyorlar.
Mudurnu’nun tarihi çok eskilere dayanıyor. Hitit ve Friglere kadar uzanan geçmişi, Selçuklulardan Osmanlı döneminden günümüze kadar ulaşıyor. Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Mudurnu’ya 1292 yılında Ertuğrul Bey, Orhan Gazi ve Osman Gazi’nin silah arkadaşlarından Samsa Çavuş geliyor ve Osmanlı Devletinin kuruluşunda görev yapıyor. Şamsa Çavuş’un mezarı da Mudurnu’nun köylerinden Hacımusalar Köyüne bağlı Şamsa Çavuş bölgesinde bulunduğu tahmin ediliyor. 1307 yılında Osmanlı topraklarına katılan Mudurnu, 1307-1324 yılları arasında Bursa’ya bağlı olarak yönetiliyor. 1304-1811 yılları arasında Bolu’ya bağlı Voyvodalık şeklinde yönetiliyor. Osmanlı padişahlarından II. Mahmut’un emri ile Voyvodalık kalkınca Bolu sancak oluyor ve 1811-1865 yılları arasında Mudurnu ve çevresini ayanlar yönetiyor. 1865’te yeni teşkilatlanma ile Bolu Sancağı Kastamonu’ya bağlanıyor. Böylelikle Mudurnu, Bolu Mutasarrıflığına bağlı bir kaza oluyor. Cumhuriyetle birlikte 1923 yılında Mudurnu, Göynük, Gerede ve Düzce ile birlikte Bolu’nun ilk ilçeleri olarak teşkilatlanıyor.
Mudurnu, 17. Yüzyıllarda Bolu çevresinde en büyük yerleşim yerlerinden biriymiş ve nüfusu 30-40 binlerce kadar yükselmiş. Bu dönemde Mudurnu’nun 123 köyü varmış. Şimdi ise Mudurnu’nun 70 köyü var.
Mudurnu’nun bir özelliği de, 5 Mart 2018 tarihinde Türkiye’nin 15. Cittaslow, yani “Sakin Şehir” ünvanını elinde bulundurması. Cittaslow (Sakin Şehir), 1999 yılında İtalya’da kurulmuş uluslararası bir belediyeler birliği kuruluşu. Günümüzde insanlar artık büyük şehirlerin gürültüsünden, trafikten, kalabalığından, hava kirliliğinden bunalmış vaziyette. Hızlı yaşam tarzlarından ve metropollerden uzaklaşmak isteyen insanlar, birbirileriyle iletişim kurabildikleri, doğaya, kültüre, gelenek göreneklere sahip çıkan, çevre dostu, yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip yerlerde yaşamak istiyorlar. Nüfusu 50 binden az olan sakin şehirler, her geçen gün ülkemizde de hızla çoğalıyor. Bu Cittaslow üyesi olan ülkemizdeki sakin şehirler arasında Ahlat, Akyaka, Eğirdir, Gökçeada, Güdül, Göynük, Gerze, Köyceğiz, Halfeti, Perşembe, Seferihisar, Şavşat, Taraklı, Uzundere, Vize, Yalvaç, Yenipazar ve Safranbolu bulunuyor. Sakin şehrin farkına varan ve bu özellikleri taşıyan yörelerimiz Cittaslow’a girebilmek için çabalar gösteriyorlar, bu da önümüzdeki yıllarda ülkemizde Cittaslow üyelikleri daha da artacak.
İnsanların yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlayan ve yerel dokuların korunarak gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan Cittaslow “Sakin Şehir” ünvanı bence Mudurnu’ya çok yakışmış. Mudurnu “Sakin Şehir” olmanın tüm özellerini içinde barındırıyor.
…/.
Haftaya devam edeceğim.