Hayatta bir insan için en önemli şeylerden biri de başarmaktır. Peki sizin başardığınız bir şey var mı? Şimdi bu soruya birçoğunuz, “Evet, başardım; terfi ettim. Evet, başardım; arabam bozulmuştu, tamir ettim. Evet, sonunda o güzel kızla ya da yakışıklı adamla tanışmayı başardım,” diyecek. Gülümsediğinizi ve "Onur, ya güzel kızlara, yakışıklı adamlara nasıl bağladın bu soruyu?" dediğinizi duyar gibiyim. Ama başarı hayatın her alanında vardır ve önemlidir. Aslında küçük başarılar birleşip büyük bir başarı oluştururlar.
Bazen bir şeyleri başarmak için yıllarca çabalarsınız. Zaten çabalayarak, uğraşarak başarılan işler daha kıymetli ve özeldir. Çünkü süreçleri yaşadıkça, çeşitli zorluklarla mücadele ettikçe olgunlaşırsınız ve etrafınızdaki insanları daha iyi tanırsınız. Bazı insanlar olumsuz düşünmekten ve engel olmaktan başka bir şey yapmaz. Bunu da süreç içinde çok iyi görürsünüz.
Şimdi bana "Onur, senin başarıların ne?" diye sorabilirsiniz. Bu soruya şöyle yanıt verebilirim: En büyük başarım, aslında hiç okula gitmeden bu yazıları yazmak. İlk kitabım "Hey! Biz de Buradayız" ve geçtiğimiz hafta piyasaya çıkan "Hayatın Kesişme Noktaları" isimli kitabım da buna dahil. Ama bu süreçler içinde en büyük başarı olarak gösterebileceğim şey, yanımdaki insanlardır. Bazen düşünüyorum; ne kadar güzel insanlar biriktirmişim diye.
Bu arada, evet yanlış okumadınız! "Hayatın Kesişme Noktaları" isimli kitabımız yazılı ve sesli olarak yayında, satışa sunulmuş durumda. Yani kitabı alınca içindeki karekodu okutup sesli olarak telefonunuzdan, tabletinizden, bilgisayarınızdan ve televizyonunuzdan, aralarında ünlü isimlerin de bulunduğu 10 kişilik seslendirme ekibimizden dinleyebilirsiniz. Çok heyecanlı ve keyifli bir öykü anlatmaya çalıştım. Öykü Bolu’da geçiyor. Yani Bolu’da yaşayanlar olarak belki öyküde sizleri de anlatmışımdır. Kim bilir, bir gün bu öykü Bolu’da çekilecek bir sinema filmine de dönüşebilir.
“Hadi canım, yapamazsın.” demeyin. Çünkü bana "Yapamazsın." diyen insanların dediklerinin hepsini yaptım. Bazı insanlar, "Türkiye için kitap lüks." dediler. Hele hele sesli kitap çok lüks, bu işten vazgeç, yapamazsın dediler. İlk kitabımı çıkardım. Şimdi ikinciyi çıkardım. Bu şans mı? Beceri mi? İnatçılık mı? Yoksa delilik mi? Bilmiyorum. Evet, belki film için çok çalışmam lazım. Belki çok zor. Ancak bir gün onu da gerçekleştireceğim ve Bolu’da bir film çekeceğim.
Ayrıca, biz toplumsal olarak niye böyleyiz? Niye "Yapılamaz, edilemez." diye olumsuz düşüncelerle insanlara yaklaşırız ve başarıyı engellemeye çalışırız? Sonra da oturup "Biz niye başaramadık, niye böyleyiz?" diye kendimize sorarız. "Başaramayacağım" veya "Başaramazsın." diye bir işe başlarsan ve ilk zorlukta o işten vazgeçersen, başarı olur mu
Bu davranışlar standart insanların hayatını çok etkileyen davranışlardır. Ancak inanın, engellenen bireyler bu sözlerden ve davranışlardan 4-5 kat daha fazla etkilenirler. Düşünsenize, engellenen bir bireysiniz; bir şeyler yapmak için normalden 3-4 kat daha fazla çaba harcamanız gerekiyor. Siz bu mücadeleyi verirken bazı insanlar gelip, "Boşuna uğraşma, yapamazsın." dediğinde ne hissedersiniz?
Hiç böyle bir şey yapmıyorum demeyin. Toplumumuz maalesef hala engellenen bir bireyin bir şeyler başarabileceğine inanmıyor. Hala acıma duygusu ve ön yargı ile yaklaşıyoruz engellenen bireylere. Kimi zaman da aşırı korumacı olup yardım edeceğim diye onların bir şey başarmalarına izin vermiyoruz.
Bakın sevgili aileler, eğer engellenen bir bireye sahipseniz onun bir şeyler başarmasına izin verin. En basiti; düşmesini ve düştüğü yerden kalkmasını öğrensin. Bunları yaparken siz sadece izleyin ve yardım istemedikçe ona dokunmayın. Onun da bir birey olduğunu unutmayın. Ben inanıyorum ki bu bakış açısıyla yaklaşıp önyargı ile başarılara engel olmazsak; insanları bir şeyler öğrenmeye ve üretmeye teşvik edersek, şu an ülkemizde yaşanan birçok sorun, sıkıntı ve engel kendiliğinden ortadan kalkar.