13-19 Ekim 2025 tarihleri arasında Türk Kadınlar Konseyi Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Sema Temizer Ozan, memleketi Elazığ’da Türkiye’deki tüm şubelerin katıldığı “Kadının Gücü/ Zirve 2025 toplantısı düzenledi. Bu toplantıya Türk Kadınlar Konseyi Derneği Bolu Şubesi olarak, onursal başkanımız Ayşe Eratalar, başkan yardımcımız Seher İnal, yönetim kurulu üyelerimiz Ülkü Mert, Semra Cop ve başkan olarak ben katıldım.
Prof. Dr. Canan Karatay ve Kadın Dernekleri Konfederasyonu Başkanı Canan Güllü ve konusunda uzman çok seçkin konuklar ve konuşmacılar Kadının Gücü-Zirve 2025’te yer aldılar. Ders gibi geçen bu toplantıyı ve Elazığ izlenimlerimi ayrıca yazacağım.
Bu toplantıda konuşma yapan geçmiş dönem genel başkanımız Fatoş İnal Hanım öyle güzel bir konuşma yaptı ki, herkes tarafından çok beğenildi. Fatoş Hanım’dan konuşma metnini aldım. Sizin de beğeneceğinizi umduğum konuşmayı aktarıyorum:
“2012 yılında Birleşmiş Milletler tarafından alınan bir kararla 11 Ekim tarihi, Dünya Kız Çocuklar Günü olarak ilan edildi. Böylece 11 Ekim tüm dünyada kutlanmaya başladı.
BM kız çocuklarının cinsiyetinden dolayı maruz kaldıkları eşitsizlik nedeniyle farkındalığın artmasını amaçlayarak başlattığı kutlama bu konuda duyarlılığın artmasını sağlamıştır. Kızların yasal hakları, eğitim, sağlık, beslenme, şiddete maruz kalma, çocuk yaşta evlendirilme, kız çocukların ticari meta olarak kullanılması konuları gündeme taşınmış, ülkemizin de içinde bulunduğu dünya devletleri bu konulara odaklanmışlardır.
BM kararını takip eden 2014 yılında tüm dünya Pakistanlı bir kız Malala Yousufzai ile tanıştı. Malala 17 yaşında Nobel barış ödülü alan kız çocuk olarak inandığı eğitim hakkını savunmuş ve eylemler yapmış ve çok büyük acılar çekmiş, ölümden dönmüş bir aktivist.
Malala Yousufzai, Pakistan’ın Hayber Pahtunhva Eyaletinde Seat vadisinde bir köyde doğmuştur. Babası Ziauddin ve annesi Perkai Yousufzai çiftinin, 3 çocuğundan ilki idi. Babası erkek çocuklara tanınan tüm haklardan kız çocuklara da tanınmasından yana aydın görüşlü bir adamdı. Mütevazi bir köy öğretmeni idi. Malala’nın küçük yaşlardan itibaren öğrenmeye ve eğitime merakı vardı. Babasının derslerine giriyordu. Yaşadıkları Seat Vadisi bölgesinde köktendinci Taliban kontrolü eline almaya başladı. Kızlara ve kadınlara baskıları her gün daha da artıyordu. Kızların okula gitmeleri yasaklandı. Hatta müzik dinlemeleri, televizyon izlemeleri, dans etmeleri yasaklandı. Burka denen kapalı özel giysileri giymeleri istendi. 400’den fazla okulu yıktılar. Malala henüz 11 yaşında iken Taliban’a karşı koymaya karar verdi. 2009 yılında “Gül Makai” takma adı ile BBC için blog yazılar yazmaya başladı. Taliban yönetimi altındaki zor hayatından okula gidip eğitim alamadığını, eğitim yapmayı çok özlediğini anlattı. “Korkuyorum!” başlığı adı altında savaş kabuslarını anlattı. Taliban baskısı ile evlerini terketmek zorunda kaldılar, ama babası ile birlikte kız çocuk eğitimi için bir kampanya yürüttüler. Uluslararası Çocuk Barış Ödülüne aday gösterildi ve Pakistan Ulusal Gençlik Barış Ödülünü kazandı. Ancak tüm bu eylemler O’nu hedef haline getirdi. 9 Ekim 2012’de 15 yaşına basmış olan Malala, okuldan otobüsle dönerken iki Taliban üyesi otobüs’ü durdurup içeri girdiler ve “Malala kim?” diye sordular, Malala’yı teşhis edince kafasına ateş ettiler. Malala hemen hastaneye kaldırıldı. Ardından İngiltere’ye yoğun bakım ünitesine götürüldü ve 10-15 gün komada kaldıktan sonra gözlerini açtı. Ameliyat edildi, rehabilitasyona alındı. Yüzünün sol tarafı felçli idi. Ailesi İngiltere’ye gelmişti. 2013 yılında İngiltere’de Birmingham’da okula başladı. “Her kız okula gidene kadar” diyerek eylem başlattı. Malala, 15. yaş gününde New York’ta bir konuşma yaptı. Ertesi yıl, “ Ben Malala’yım, Taliban tarafından vurulan genç kız” başlığı ile bir otobiyografi yayınladı. Yaptığı ve yaşadıklarına rağmen mücadeleyi bırakmayan Malala.
Malala Yousufzai ve babası, 2014 yılında kadınları ve kız çocuklarını uluslararası alanda desteklemek ve savunuculuk yapmak amacıyla Malala Fonu’nu kurdu. Yardım kuruluşu aracılığıyla Ürdün’deki Suriyeli mültecilerle, Kenya’daki genç kadın öğrencilerle görüştü ve Nijerya’da genç kızları okula gitmekten alıkoymak için kaçıran Terörist grup Boko Haram’a karşı konuştu. Aralık 2014’te Yousufzai, çalışmalarından dolayı Nobel Barış Ödülüne layık görüldü. 17 yaşında Nobel Ödülü alan en genç kişi oldu. O zamandan beri Malala Yousufzai, kadın ve kız çocuklarının hakları için savunuculuk yapmaya devam ediyor. Malala Fonu, uluslararası alanda eğitim projelerini finanse ederek, küresel liderler ve yerel savunucularla ortaklık kurarak ve genç kadınları güçlendirmek için yenilikçi stratejilere öncülük ederek tüm kızlar için kaliteli eğitim savunuculuğu yapıyor. Malala Yousufzai, Oxford Üniversitesinde felsefe, siyaset ve ekonomi okudu ve Malala Fonu aracılığıyla dünyanın dört bir yanında kızların sesi olmaya devam ediyor.
Dünya’da kız çocuklar için bir farkındalık hareketi başlamış ve Birleşmiş Milletler tüm üye ülkelerin dikkatini kız çocukların haklarına çekmişken, ülkemizde ve pek çok ülkede sivil toplum ve devletin elele çalışmaları başlamıştır.”
…/.
Haftaya Türkiye’deki durumla ilgili bölümü yazacağım.