Sayın Cumhurbaşkanım,

Ben seksen dört yaşında ömrünü “Türklük gurur ve şuuru, İslâm ahlak ve fazileti” şiarına vakfetmiş bir öğretmenim. Bundan dolayı çok çile çekmiş, ailem ve çocuklarım her türlü mahrumiyetlere maruz kalmıştır. Bu duruma yakın çevrem tanıktır. İktidarınızın ilk yıllarında takip ettiğiniz politikalara son derece (bilhassa millet bütünlüğünü otuz altıya ayıran söylemlerinize) karşı çıkan ve bu konuda yerel gazetelerde yazdığım yazılarla düşüncelerimi açıklayan, yanlışlarınızı ortaya koyan birisiyim. Ancak 16 Temmuz Fetö terör örgütünün ayaklanma girişiminin bastırılmasını müteakip oluşturduğunuz CUMHUR İTTİFAKI politikalarınızı kısmen de olsa destekliyorum. Bilhassa kökü sizden önceki yıllara dayalı TÜRK DEVLETLER BİRLİĞİ oluşturma çalışmalarının sizin döneminizde hız kazanması ve kuvveden fiile çıkması, iktidarınıza en çok destek verdiğim yönünüzü oluşturmaktadır. Türk Devletlerinin bir araya gelerek safha, safha birliğe giden yolda kaldırımların döşenmesi ahir ömrümde beni en mutlu eden gelişmeler olmuştur.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Geçtiğimiz hafta AKP Genel Merkez Gençlik Kolları tarafından İstanbul’da GENÇFEST adı verilen bir gençlik festivali düzenlendi. Bu festivale siz de katılmış ve bir de konuşma yapmışsınız. Konuşmanızın bir yerinde güzel yurdumuz Anadolu’nun geçmişte uğradığı felaketlerden bahsederken Timur ve Şah İsmail’i hedef alarak “ Timur filleriyle geldi, Anadolu’yu baştanbaşa istila etti yılmadık. Şah İsmail içerden ve dışardan vatanımızı sarstı, eyvallah demedik” dediğinizi televizyonlardan kahrolurcasına izledim.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Bilindiği üzere Timur Cihangir bir Türk Başbuğu ve Özbek Türklerinin efsanevi kahramanıdır. Anadolu Türklüğünün gözünde Yavuz Selim ve Kanuni Sultan Süleyman neyse, Özbek Türklüğünün gözünde de Timur odur. Bu günkü Özbekistan Türklüğünün medarı iftiharı ve övünç kaynağıdır. Şah İsmail ise Azerbaycan ve İran Türklüğünün başbuğu ve vazgeçilmez önderidir. Yazdığı Türkçe deyiş ve nefeslerle güzel dilimizi ölümsüzleştiren ve milliyetimizi oluşturan en önemli öncülerdendir.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Olaylar zamanı ve şartlarıyla değerlendirildiğinde bizi doğruya götürür. 21. Yüz yılın şartlarıyla 14. ve 15. Asrın olayları değerlendirilirse bizi çıkmaza sürükler ve bilmeden düşman hedeflerin mağduru haline götürür. Timur’un takip ettiği politikalar zaman tünelinden bakıldığında Türk Milleti açısından iyi sonuçlar vermediği tarihçiler tarafından yazılmaktadır. Sadece Anadolu’yu değil, Altınordu Devletini yıkarak bu günkü Türklük âleminin baş belası olan Rusya İmparatorluğuna hayat veren de onun cihangirlik politikalarının bir sonucudur. Unutmamak gerekir ki Ali Şir Nevai gibi bir büyük devlet adamını politika sahnesine süren, Farsça ve Arapça karşısında Türkçe’yi ayağa kaldıran da odur. Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim Farsça ve Arapça şiirlerle divan oluştururken, Şah İsmail’in yazdığı Türkçe şiirlerle Türklüğe hayat kazandırdığını gözden uzak tutmamalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanım, Biz 21. Yüzyılı yaşıyoruz ve eski çağlara takılıp kalmamalıyız. O çağlarda olanlardan ders çıkarmalı ve önümüzdeki çağlarda bunlardan yararlanarak Türklüğün önünü açmalıyız. Günümüzdeki Türk birliği oluşturma gayretleri, tarihimizden çıkardığımız bu derslerin bir sonucudur. Temelini ATATÜRK’ÜN attığı bu birlik çalışmaları, milletimizin en vazgeçilmez hedefidir. Çağı okumak bunu gerektirir. Atatürk’ü bütün Türk Milletinin en büyüğü yapan onun bu meziyetidir. O’nun değerler sisteminin en başında millet gelmektedir. Din, mezhep, tarikat  ve cemaat birliktelikleri millet birliğini oluşturmada engel teşkil etmektedir. Yavuz’u Şah İsmail ile vuruşturan güç farklı mezheplerden olmalarıdır. Timur’u Bütün Asya ile birlikte Anadolu ve Altınordu coğrafyasına sahiplenme arzusu kuru bir cihangirlik iddiasından kaynaklanmaktadır. Onlar bu gün yaşamış olsalardı aynen ATATÜRK gibi bütün milleti tek bayrak altında birleştirme hedefinden bir milim bile şaşmazlardı.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Milli tarihimiz İslâm dinini kabul etmekle başlamaz. Türk milletinin yegane dini İslâm, biricik mezhebi Hanefi- Sünni’lik değildir. Türk milletine mensup olup da başka dinlere ve İslâm’ın başka mezheplerine mensup kardeşlerimiz de bulunmaktadır. Türk Birliği kurmak politikası, bunların tümünü kucaklamak esasına dayanır. Artık İslâm öncesi millet tarihimizle barışmak zamanı çoktan geçmek üzeredir. Milli savunma bakanlığımız öncü olmuş ordumuzun kuruluşunu M.Ö. 209 yılına çemiştir. Yani Hun İmparatoru Mete Han Bizim Tarihimizin milli kahramanıdır. Batı Roma’yı yıkan Atilla ile Doğu Roma’yı yıkan Fatih sultan Mehmet aynı soyun çocukları, aynı inancın mirasçılarıdır. Selçuklu Sultanı Alparslan ne kadar bizimse,  Göktürk Kağanı Bumin Kağan, Gültekin Kağan da o kadar bizimdir.  Bilge Kağanın taşlara kazdığı vasiyet ile ATATÜRK’ÜN gençliğe hitabesi aynı kaynağın berrak sularıdır. Bilge Kağan’ın Aksakallısı Tonyukuk ile Fatih’in aksakallısı AK Şemseddin’in söyledikleri aynıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kaldırdığı Kuvayı Milliye bayrağının ANKARA’dan ilk taşıyıcısının Rifat Börekçi HOCA olmasının elbette bir anlamı vardır.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Sadece din, mezhep ve tarikat gözlüğüyle bakarak TÜRK BİRLİĞİ kurulamaz. Bizim için İslâm ve mensup olduğumuz Hanefi- Maturidi inancı ne kadar hürmete layıksa, diğer din ve mezhepler de mensuplarınca o kadar hürmete layıktır. Sadece bizim inancımız doğrudur dönemi çoktan kapandı ve devrini tamamladı. Oralara takılıp kalmak çağdan ve çağın şartlarından kopmak anlamına gelir. Din ve mezhep esasına dayalı bir birliktelik hayale kulaç atmaktır. Ve toplamaktan ziyade dağıtmak amacı taşır. Söylediğiniz sözlerin muhatabı olan Türk’leri ve oluşturdukları devletleri ne kadar üzdüklerini ve Türkiye’den onları uzaklaştırmak isteyenlere ne kadar da bol malzeme verdiğinin farkında mısınız? Şah İsmail için söyledikleriniz bize gönülden bağlanmak temayülü gösteren Azerbaycan Türkleri ile İran Türklerini ne kadar bizden uzaklaştırdığını, konuşmanızın sadece Farsların işini kolaylaştırdığını tahmin edebiliyor musunuz? Emir Timur için değerlendirmeleriniz Özbek Türkleri için ne kadar da rahatsız edici değil mi?

Sayın Cumhurbaşkanım,

TÜRK BİRLİĞİ hedefi için büyük engel teşkil edeceğine inandığım konuşmanız için muhataplarından ne şekilde özür dileyeceğinize tecrübeli hariciyemiz size rehberlik eder. Kırılan kalpleri yapıştırmak zor olsa da kardeşlerin birbirini af edeceğini biliyorum. Zengin dilimizde “ Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş arkasını kucaklamış” diye hikmet dolu bir sözümüz var. İnşallah kardeşlerimiz sürçi lisan kabul ettiğimiz sözlerinizden dolayı açılmış kucaklarımızı boşa çıkarmazlar.

Size selâm ve hürmetlerimi sunarım.