Geçen haftadan devam ediyorum.

…/.

Fırat Bey, Tuz Gölü’nün bir başka ilginç yönünü de anlattı: “Gölde yaşayabilen tek canlı türü tek hücreli bir yosun türü; ismi “Alg”. Bu göle pembe rengi veren canlı. Alg, güneş ışınından korunabilmek için betakaroten bir madde üretiyor ve göl pembe bir renk alıyor.” dedi. Biz gölün çok az bir bölümünü gördüğümüz için pembe halini göremedik. Fırat Bey gölün şahane pembe görüntülü fotoğraflarını gösterdiğinde hayretleri içinde kaldık. Gerçekten burası, hem görsel, hem endüstriyel, hem de inanılmaz bir doğa harikası olarak gözümüz gibi korunması gereken bir yer.

Fırat Bey’in anlatımlarından, Tuz Gölü’nün ülkemiz için adeta bir hazine değerinde olduğunu daha iyi anladım. Tuz Gölü’nü biraz da internetten araştırdım.

Tuz Gölü, Tetis Denizi’nden kopmuş bir iç deniz kalıntısı ve zamanla göl halini almış. Tuz Gölü, Dünya’nın da önemli doğal alanlarından biri olarak kabul edildiği için, “Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi” UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kaydedildiğini öğrendim ve buna çok mutlu oldum. Yani burası sadece tuz açısından önemli değil; Tuz Gölü’nde 279 bitki ve bakteri ile sadece buraya özgü balık, kuş türü yaşıyor.

İnternette Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Ahmet Karataş’ın, nesli tehdit ve tehlike altında bulunan türleri yaşatmak, korumak ve gelecek nesillere aktarmak için çalışmalar yaptığını gördüm. Ahmet Karataş, Tuz Gölü’nde araştırmalar yapmış ve “Tuz Gölü’nün etrafı çöl olarak kabul ediliyor. Buna rağmen su kamlumbağaları olan doğal su kaynakları bulduk. Yine endemik tür olan ve tuzu seven lale familyasından kılıç otunu bulduk. Tuz Gölü’nde tuzu seven bir çok endemik bitki var. Bunlar Türkiye ve Dünya’da başka bir mıntıkada görünmüyor. Yani çöl olarak görülen yerler birer doğa harikası. Tuzcul habitatları seven canlılar burayı çok seviyor.” diye açıklamış.

Karataş Tuz Gölü’nün binlerce kuş türleri için konaklama, üreme ve büyüme merkezi olduğunu, ayrıca endemik bitki ve balık türlerini barındırdığını vurgulamış. Fırat Bey de pembe renki su kuşu olan ve bizim allı turna olarak bildiğimiz ve adına “Allı turnam bize ele varırsan” diye türkü yakılan flamingoların Temmuz başında geldiklerini, yılda 10 bin yavru yaptıklarını söylemişti. Ayrıca bu gölde kılıçgaga, angıt ve benzeri kuşların yanı sıra yağmurcunlar, turnalar, yaban kazları ve yaban ördekleri gölde büyük topluluklar halinde yaşıyorlarmış.

Tuz Gölü çevrelerinde incelemelerini sürdüren Ahmet Karataş ayrıca şunları kaydetmiş:

“Anadolu dişli sazancık balığının tükenmediğini görmek bizleri sevindirdi. Bulunduğu su kaynakları çok küçük alanlar her an tehdit altında. Su kaynaklarının bazıları 3-5 metrelik, bazıları bir parmak kalınlığında olan yerler. Yapılacak artezyen çalışmasıyla oraya gelen su kaynağı kuruyabilir. Suyun çekildiği alanda balığımız yok olabilir. Balığın fotoğrafını ve videosunu çekip, uzmanlara gönderdim. Onlardan da teyit aldım. Yani Tuz Gölü’nde çok güzel gelişmeler var, ancak her an tehlike altındalar. Su kaynakları sürekli azalıyor.” demiş.

Akıntısı olmayan kapalı bir havzada yer alan ve doğal bir oluşum olan Tuz Gölü’nün altında Türkiye’nin enerji güvenliğinde kilit rol oynayacak doğalgaz yer altı depolama hattı tesisi mevcut. 1.2 milyar metreküp doğalgaz yer altında tuz tabakalarının içinde oluşturulan devasa mağaralarda depolanıyor. Tuz Gölü’nün 40 km. güneyinde Hirfanlı Barajı’ndan getirilen tatlı su ile yer altı tuzları eritilerek, depolama görevi görmesi için depolama tesisleri yapılmış.

Tuzlu su, aslında sağlık ve güzellik alanında uzun yıllardır kullanılıyor. Doğal yöntemler olarak bildiğimiz ve sıkça kullandığımız tuzlu su içindeki mineraller sayesinde bir çok olumlu etkiye sahip. Tuzlu su bakterilerle savaşıyor, boğazı temizliyor, burun temizliği ve tedavisinde sıkça kullanılıyor. İçinde bol miktarda kükürt bulunan tuzlu çamur tedavisi yapıldığında, romatizma, sedef ve kireçlenme gibi hastalıklara iyi geldiği biliniyor.

Uzmanlar, mineralli tuzların cildin parlaklığını arttırdığını, gözenekleri sıkılaştırdığını ve cilt rengini eşitlemeye yardımcı olduğunu söylüyorlar. Zeytin çekirdeği tozu ile tuz karışımı, cildin tüm katmanlarını temizliyor ve cildin yenilenmesini sağlıyormuş.

Tuz Gölü’ndeki molamızın ardından, Nevşehir, Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerinin arasında geniş bir alanı kaplayan ve peri bacalarının en yoğun olarak yer aldığı Kaymaklı, Göreme, Ihlara, Derinkuyu, Uçhisar, Ürgüp ve Avanos bölgelerini içine alan Kapadokya’yı gezmek üzere yolumuza koyulduk.

Fırat Bey, otobüs yolculuğu sırasında da bir Dünya harikası olan Kapadokya hakkında bilgiler verdi. Bazılarını not aldım, bazılarını sizlere aktarmak üzere videoya çektim.

…/.

Haftaya devam edeceğim.