Şehrimizde yaşayan herkes için İzzet Baysal isminin karşılığı “Bolu’nun babası”dır.

İzzet Babamızı anma programlarında, İzzet Baysal Vakfımızın yaptığı hizmet binalarının açılışlarında mikrofon başına geçenler, olması gerektiği gibi onu minnetle, sevgiyle ve rahmetle anıyor.

Ancak diğer taraftan kendimize şunu sormalıyız: İzzet Babamızın bizlere bıraktığı emanete ne kadar sahip çıkıyoruz?

“Bolulular, bu vakıf sizindir; ona sahip çıkınız” sözleriyle bizlere açık bir vasiyet bırakan İzzet Babamız, bu vasiyetiyle yalnızca kurduğu vakfa değil, vakfımızın eserlerine sahip çıkma görevini de bizlere bırakmıştır.

Peki, Bolulu siyasetçiler, kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları ve bürokratlar bu emanete bugüne kadar ne kadar sahip çıkabildik?

İzzet Babamızın en büyük hayırlarından biri olan Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, yaklaşık sekiz yıldır aynı yönetim tarafından idare edilmekte. Bu süreçte, yerel basına da yansıyan haberlerden biliyoruz ki vakfımızın katkısıyla kazandırılan Hukuk Fakültesi ile Mengen Aşçılık ve Gastronomi Kampüsü dışında hiçbir büyük yatırım gerçekleşmedi.

Üniversitelerin kalitelerinin değerlendirildiği araştırmalarda, üniversitemiz sıralamalara dahi giremiyor.

Bu zaman içerisinde, gelişimi ve kapasitesinin artırılması bizzat üniversite yönetiminin sorumluluğunda olan İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanemizde, fiziki yetersizlikler nedeniyle büyüyen sorunlar kronikleşti. Artan hasta yüküne rağmen fiziki kapasite artırılmadı. Sağlık personelimiz üstün bir gayretle çalışmasına rağmen, fiziki yetersizlikten ötürü vatandaşlarımızın yaşadığı mağduriyetlerin önüne geçilemedi. Üniversite yönetiminin, bürokrasi ve yerel siyasetle iletişim kanallarını kapalı tutma tavrı ise sorunları günden güne krize dönüştürdü.

Zaman, üniversitemizin; yani Bolu’nun aleyhine işledi.

Günün sonunda, Sayın Sağlık Bakanımızın sürece müdahalesi ve vakfımızın hastane yatırımlarına sunacağı katkı sözüyle, kriz daha da büyümeden hastane yatırımlarının gerçekleşmesi için çalışmalara başlanıldı.

Tüm bu yaşanılan süreçler, bizlerin İzzet Babamızın vasiyetini yerine getirmek ve emanetine sahip çıkmak konusunda karnemizde kırıklar olduğunu, bu dersten kaldığımızı gösteriyor.

Bir an önce bu dersten geçmek için çalışmaya başlamalıyız; yoksa kaybeden şehrimiz olacak…