Geçen haftadan devam ediyorum.
…/.
Fırat Bey, otobüste Kapadokya’ya doğru yol alırken Kapadokya hakkında yol boyunca bilgiler verdi. Biraz da ben internetten araştırdım.
Kapadokya, Dünya’nın Yeni 25 Harikası listesinde 5. sırada yer alıyor. Dünya’nın başka bölgelerinde de görülen peri bacalarının en yoğun olduğu yer burası ve en muhteşem görüntüleri Kapadokya’da bulunuyor.
Ana merkezi Nevşehir olan Kapadokya 250 km. kare alanı kaplıyor ve çevresinde Kırşehir Aksaray, Niğde ve Kayseri illeri bulunuyor. Peri bacalarının en yoğun görüldüğü yerler ise Uçhisar, Göreme, Ürgüp ve Avanos’tur.
Kapadokya ismini ilk olarak Asurlular vermiş, güzel at yetiştiren ülke, güzel atlar ülkesi anlamına gelen “Katpatuka” demişler. Persler döneminde de, bölgede göz alıcı güzelliğe sahip vahşi atların yaşaması nedeniyle güzel atlar ülkesi diyerek “Kapadokya” ismini almış.
60 milyon yıl önce 3. Jeolojik devirde Toroslar yükseliyor ve Kuzeydeki Anadolu Platosu’nun sıkışmasıyla yanardağlar faaliyete geçiyor. 3917 metre yüksekliğindeki Erciyes, ve 3268 metre yüksekliğindeki Hasandağı ve ikisinin arasında kalan Göllüdağ bölgeye lavlar püskürtüyor. Platoda biriken küller yumuşak bir tüf tabakası oluşturuyor Tüf tabakasının üzeri yer yer sert bazalttan oluşan ince bir lav tabakası ile örtülüyor. Bazalt çatlayıp parçalara ayrılıyor. Yağmurlar çatlaklardan sızıp yumuşak tüfü aşındırmaya başlıyor. Isınan ve soğuyan hava ile rüzgarlar da bu oluşuma katılıyor ve böylece sert bazalt kayasından şapkaları bulunan koniler oluşuyor. Bu değişik ve ilginç biçimli kayalara halk bir isim yakıştırıyor; “ Peri Bacaları” Burası gerçekten de adeta bir rüya gibi, bir masal ülkesi gibi. Bir efsaneye göre devler bu yörede yaşarken, devler ve periler arasında insanların zor duruma düşmesine neden olacak şekilde ateş topları fırlatırlarmış. Yardıma gelen padişah, perilerin devlerle savaşmasını sağlamak için büyülü bir müdahalede bulunur ve periler devleri yenerek bölgeden uzaklaştırır. Bu olaydan sonra insanlar ve periler arasında bir dostluk oluşur ve bölge peri bacaları olarak anılmaya başlar. Efsaneye göre devlerin bölgeden uzaklaşmasının ardından, periler kayalıkların üst kısmındaki odacıklarda yaşarken, insanlar yer altında yaşamlarını sürdürmüşler. Ancak anlaşmazlık nedeniyle periler bölgeden ayrılarak güvercinlere dönüşmüş. Bugün hala peri bacalarının üzerinde güvercinlerin bulunması, bu efsaneyi adeta doğrular nitelikte.
Bazalt örtüsü olmayan tüf tabakaları ise erozyonla vadilere dönüşerek ilginç şekiller meydana geliyor. Daha sonra binlerce yıl önce insan eli ve emeği ile yaşam alanlarına dönüşüyor. Böylece ilk yerleşimlerden, ilk Hristiyanların kayalara oydukları kiliselere, büyük ve güvenli yer altı kentlerine kadar uzanan bir uygarlık dönemi yaratılıyor.
Fırat Bey, Kapadokya bölgesinde hala da bu oluşumların devam ettiğini, bazı peri bacaklarının zamanla değişime uğradığını ve kaybolduğunu, masa gibi düz yüksek bölgelerin yağmur ve rüzgarlarla aşınarak yeni peri bacalarının oluşacağını ve yepyeni güzel şekillerin ortaya çıkacağını söyledi.
Kaynaklara göre insanların yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanıyor. Önce Hititler, daha sonra Roma İmparatorluğunun baskısından kaçan Hristiyanların sığınağı haline geliyor. M.Ö. 12. Yüzyıla kadar Hitit İmparatorluğu hüküm sürmüş, Hitit İmparatorluğunun çöküşüyle Asur ve Frigya etkisinde geç Hitit Kralları hakim oluyor. M.Ö. 6. Yüzyılda Perslerin işgaline uğrar, M.Ö. 332 yılında Büyük İskender, Persleri yener, ancak Kapadokya büyük bir direnç gösterir ve Kapadokya Kralığı kurulur. M.Ö. 3. Yüzyıl sonlarına doğru Romalıların gücü bölgede hissedilmeye başlar. M.Ö. 1. Yüzyıl ortalarında Kapadokya Kralları, Romalı generallerin gücüyle atanmakta ve tahttan indirilmeye başlar. M.S. 17 yılında son Kapadokya Kralı ölünce bölge Roma eyaleti olur. M.S. 3. Yüzyılda Hristiyanlar gelir ve bölge onlar için bir eğitim ve düşünce merkezi olur. 303-308 yılları arasında Hristiyanlara baskılar iyice artar. Kapadokya baskılardan korunmak ve Hristiyanlığı yaymak için çok uygun bir yerdir. Derin vadiler ve volkanik yumuşak kayalara oydukları sığınaklar Romalı askerlere karşı güvenli bir alan olur.
4. Yüzyılda daha sonra “Kapadokyalıların Babaları” olarak adlandırılan insanların dönemi olur. Bölgenin önemi 3. Leo’nun ikonları yasaklamasıyla doruk noktasına ulaşır. Bunun üzerine ikon yanlısı bazı kişiler bölgeye sığınmaya başlar. 726-843 yılları arasında ikonoklazm hareketi hakim olur. Bu dönemde birkaç Kapadokya kilisesi ikonoklazm etkisinde kalsa da, ikondan yana olanlar burada rahatlıkla ibadetlerini sürdürürler. Kapadokya manastırları bu devirde oldukça gelişir.
Yine bu dönemlerde, Anadolu’nun Ermenistan’dan Kapadokya’ya kadar olan Hristiyan bölgelerine Arap akınları başlar. Bu akınlardan kaçarak bölgeye gelen insanlar, bölgedeki kiliselerin tarzlarının değişmesine sebep olur. 12. Yüzyılda Kapadokya Selçuklu Hanedanının eline geçer. Bu ve bunu takip eden Osmanlı zamanlarında bölge sorunsuz bir dönem geçirir. Bölgedeki son Hristiyanlar 1924-1926 yıllarında yapılan mübadeleyle arkalarında güzel mimari örnekler bırakarak Kapadokya’yı terk ettiler.
…/.
Haftaya devam edeceğim.