Geçen haftadan devam ediyorum.

…/.

Kapadokya gezimizin ilk durağı Selime Katedrali oldu. Aksaray İli Güzelyurt İlçesi sınırları içerisinde yer alan Selime Katedrali, Kapadokya’nın en büyük manastırı olarak kabul ediliyor. Ihlara Vadisi’nin Kuzey girişinde bulunan Selime Katedrali, kayalara oyulmuş, yüksek bir noktada çok katlı bir yapıya sahip, birbirine dehliz ve tünellerle bağlı onlarca odalardan oluşuyor. Katedralin içinde iki sıra halinde sütunlar var. Bu sütunlar katedrali üç sahaya ayırıyor. Katedral içerisinde yer alan 3 nefli bazilika planlı kilise, bölgede bu planda yapılmış tek örnek sayılıyor. Kiliselerde yer alan fresklerin 10. yüzyılın sonu ile 11. yüzyıllardan kalma olduğu buranın tanıtım tabelasında yazıyor.

Yine tanıtım tabelasında, Selime Katedrali’nde yüzyıllar boyunca çok sayıda din adamının yetiştiği, Bizans döneminde Ortodoks Hristiyanların en önemli merkezlerinden biri olduğu, 11. yüzyılda bölgeye hakim olan Selçuklu Türklerinin hoşgörülü yaklaşımları sayesinde Selime ve Ihlara Vadisinde kilise yaşamının uzun yıllar boyunca devam ettiği belirtiliyor.

Selime Katedrali, ayrıca Selçuklular zamanında askeri bir üs olarak kullanılmış ve Selçuklu komutanlarından Ali Paşa, burada Moğollara karşı uzun süren başarılı bir savunma yapmış. Moğollar ancak hile ile kaleye sahip olabilmişler. Ali Paşa’ya ait mezar ve türbe Selime Katedrali’nin batısında yer alıyor. Ali Paşa’nın türbesini gezemedik, ancak uzaktan güzel görüntüsünü seyrettik ve fotoğraflarını çektik.

Buradaki tanıtım tabelasında, “Selime Katedrali’nin çıkışında karşımıza gelen yüksek koridor, ticaret maksadıyla bölgeye getirilen develerin çıkarıldığı kervan yolunun bir kısmıdır. Selime’de kurulan pazar nedeniyle kervanlar Selime’ye gelmekte ve kervanların güvenliği için develer Katedralin orta kısmına çıkarılmakta idi.” yazıyor. Şimdi burada oturma yerleri ve küçük hediyelik eşyaların satıldığı yerler var.

Katedralin içindeki mutfak dikkat çekiyor. Piramit şeklinde yapılan mutfakta etrafı aydınlatmak için kandil yerleri düşünülmüş, diğer odalarla bağlantı noktaları oluşturulmuş. Katedralin 100 metre doğusunda yer alan Meryem Ana Kilisesi bu bölgenin en güzel kaya oyma kilisesi. Kilisenin karşısında ise doğa harikası peri bacaları görülüyor.

Selime Katedrali’nde yer alan tasvirlerde; İsa’nın Göğe Çıkışı, Müjde, Doğum, Üç Müneccimin Tapınması, Çocukların Öldürülmesi, Mısır’a Kaçış, Elizabeth’in Takip Edilmesi, Vaftiz, Meryem’in İlk Yedi Adımı, Meryem’in Mabede Takdimi, Koimesis gibi sahneler bulunuyor.

Rehberimiz Fırat Bey, Selime Katedrali hakkında şunları anlattı:

“Burası 1974-1975 senelerinde meşhur oluyor. Film yapıımcıları, Star Wars, yani Yıldız Savaşları olarak bildiğimiz filmin çekilmesi için bir yer bakıyorlar. Selime Katedrali’nin arkasında dümdüz bir arazi var. Katedralin görünüşü ile beraber burası Yıldız Savaşları filminin çekilmesi için biçilmez kaftan yerlerden bir tanesi. Ama ne yazık ki film burada çekilmiyor. Şimdi burada gördüğünüz Star Wars Cafe, Star Wars Çay Bahçesi, Star Wars Market gibi isimler buradan geliyor. Sebebi ne, ne alakası var derseniz işte bu konu.

Burada iki önemli hikayemiz var. Birincisi, çok önemli bir hikayedir, M.S. 300 yıllara doğru halk arasında çok tanrılı dinlerden Hristiyanlara karşı bir sempati başlıyor. Örüntüler doğru geliyor, mantık doğru geliyor. İstanbul’a ismini veren Konstantin, Hristiyanlığını ilan ediyor. Tarihte ilk Hristiyan imparator olan Konstantin, “Hristiyanlara zulüm etmeyin, onları asmayın, kesmeyin.”diyor Süreç bundan sonra değişiyor ve ardından M.S. 303 yılında ilk defa Roma İmparatorları arasında Milano’da bir ferman imzalanıyor. Diyorlar ki, “Hristiyanlık serbesttir, ibadetlerini yapabilirler.” 313 yılında da burada ilk defa yüksek sesle bir ayin yapılıyor. Bu nedenle günümüzden 1700 yıl önce ilk kez yapılan bu ayin, Hristiyanlık tarihinin en önemli yapı taşlarından biri oluyor.

Ardından o günden sonra 384 yılında Hristiyanlık, Roma İmparatorluğunun resmi dini oluyor. Düşünün, Avrupa’dan, Kuzey Afrika, Anadolu ve Mısır’a kadar bilinen bütün dünyanın resmi dini Hristiyanlık olarak kabul ediliyor. Ta ki, Müslümanlık doğana kadar.

Diğer bir önemi de, Selçuklular ile Moğollar arasındaki savaşta, Selçukluların düşmeyen son kalesi olması. Selçuklu Komutanı Ali Paşa, burayı askerleri ile birlikte Moğollara karşı kahramanca savunuyor. Selime Kalesi’nin yapısından dolayı küçücük deliklerden oklar atıyorlar, aşağıya kaynar sular döküyorlar. Moğollar, her yeri almalarına rağmen burayı alamıyorlar. Moğollar, Ali Paşa’ya, “Bütün her yeri ele geçirdik, bir tek burası kaldı. Size hiç bir şey yapmayacağız. Aşağıya inin.” derler. Ali Paşa ve askerleri ikna olarak aşağıya inerler. Ancak aşağıya indiklerinde hepsi kılıçtan geçirilir ve öldürülür. Buraya Ali Paşa’nın anısına sekizgen bir türbe yapılır. Halen karşımızda dimdik ayakta durmaktadır. Bildiğiniz gibi Karaman’da da Moğollar kuzu postuna bürünmüş askerleri ile de arkadan Selçuklu askerlerini vurmuşlardır. “Karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu” deyimi buradan gelmektedir.”

Geçmişte adeta küçük bir kasaba nüfusunu içinde barındırmış olan Selime Katedrali’ni gezerken, insanların buralarda nasıl yaşadıklarına şaştık kaldık. Can korkusu, barınma ve yaşam zorlukları insanlara neler yaptırmış. Buralardan kimler gelmiş, kimler geçmiş, kimbilir ne hikayeler yaşanmış… Bunları düşündükçe insanlık tarihinde bir zerre kadar yer kaplamadığımızı ve bu dünyanın penceresinden bizim de şöyle bir bakıp geçtiğimizi daha iyi anlıyoruz…

…/.

Haftaya devam edeceğim.